mehmet akif ersoy Mısır’da Kur’an tercümesine başladıktan sonra, muntazam namaz kılıyordu: Kur’an’ı vak’alaştırmak istiyor gibi.
Bu tercüme onun Kur’an hifzını kuvvetlendirdi. “Tercümeye başladıktan sonra ‘demir hafız’ oldum” diyordu.
Mısır’da bazen bütün Ramazan bütün Kur’an’la teravih kıldırdı. Fakat bu teravih namazlarına her zaman cemaat bulamıyor, bazen oğlu Tahir’in cemaat diye önüne geçip imam oluyordu. Fakat hatimle kıldırılan bu teravih namazları uzayınca, Akif, “Bazen arkama dönüp bakıyordum, o da kaçmış” diyordu.
Kategori: Şiir
Ağu 07
Mehmed Ali’ye
Ağu 06
Roni Margulies’in Ardından
Ağu 06
Roni Margulies: Ben şu anda tam zamanlı devrimcilik ve edebiyatçılık yapıyorum. Benim için hayat, devrimcilik, şairlik yapmak ve çok seyahat etmek
Bu yaygın bir şeydir arkadaşlar, Varlık Vergisi’nin konuşulmaması. Mesela Ermeni çocuklarına 1915 aileleri tarafından anlatılmaz, çocuk psikopat olur. Bizi, 1,5 milyon tanemizi kestiler diye anlatılarak çocuk büyütülmez, çocuklar belli bir yaşta öğrenirler. Bütün Ermeni tanıdıklarıma sordum, hiçbirisinin aileden öğrenmişliği yok. Belki böyle bir şey olabilir. Yani bir şeyler oldu da anlatılmadı. Bahsettiğin tüm olaylar böyledir. 1934 Trakya olaylarını bir kısım tabii ki bilir. 34 olaylarında Trakya’da tam hatırlamıyorum, Müslüman bir adam Yahudi bir kadınla evleniyor ya da tersi, basında muazzam olay edilmeye başlanıyor. Müthiş kışkırtılıyor, ondan sonra ufak çaplı pogrom oluyor. Yahudi dükkanlarına saldırılıyor filan.
Ağu 04
Mısırlı Romantik Bir Şair: İbrâhîm Nâcî
Çocuk gibisin derdin bana, ne zaman
Sevgim kabarsa, gözlerim buğulansa
Haklısın, bu sevda içimde bir çocuk gibi yaşadı
Ve büyüdü ama hiç akıllanmadı
Gördü ona doğrulttuğun anda darbeni
Koşuyordu öldürmeye susamış gibi
Darbe çocuğu hedef alıp kanattı kalbini
Ve adamın (tam) gururuna isabet etti
Eşiği geçtiğimizde dedim ki kendime
Acele et, elini çabuk tut azmettiğinde
Bırak yükselsin alevler her yanından mabedin
Yutsun içinde diz çökenleri, secde edenleri
Sadakatim geri dönmemi arzulasa da
Yaralı sevda reddeder dönmemizi
Yöneliyorum mabedi sarmış alevlere
Kuru dalın yanınca kıvrılması misali
Unutmuş değilim asla,
Ömrün o anını
Eserken yağmurun raksını
Alkışlayan rüzgar
Hatıralar için dövünen,
Aya içini döken
Coşkuya kapıldığında
Ağaçlarla güreşen
Rüzgarın, işte dinle budur
Şairin kulağına fısıldadığı
Sapkın bir kimsenin öğütleriyle
Aldatmaya çalışarak kalbi
“Ey şair uykuya dalarsın bir an,
Vaadini hatırlar da uyanırsın
Ne de olsa bir yara kapansa
Bir yenisi açılır hatıralarla
Öyleyse öğren nasıl unutulur
Öğren nasıl silinir
Sanır mısın ki aşk her zaman
Affetmek ve bağışlamaktan ibarettir?
Ağu 03
Olmayalı
Kişi, yaşamına anlam veren ilişkilerine, etken ya da edilgen olarak girebilir. Çok ender bir durum, ilişkideki iki kişinin ikisinin birden aynı zamanda hem etken hem edilgen olmalarıdır: o durumda, iki kişinin, yaşamlarını anlamlandırma gücü, hem birleşir hem de ikiye katlanır: toplam güçleri, her ikisi için de geçerli hale gelir. Oysa kişilerden birinin etken öbürünün edilgen olduğu ilişkilerde tam tersi olur: kişilerden her birinin gücü, ötekinin kendi yaşamını anlamlandırma gücüne ket vurucu bir nitelik kazanır. Karşılıklı olarak birbirlerinin yaşamlarının anlamlarını zedelerler.
Ağu 01
Albüm
Tem 29
Küçükken annemin üstümü örtüp gittiği gecelerde sözcükler gelirdi bana.
böyle şiir yazarım. Hayatın içinden bir damla düşer bana. Bütün yazdıklarım bir anlar bütünüdür. Yaşamak bana kendi görüntüsüyle, kendi çalgısıyla damlar. Çok yazıyorsam, daha büyük bir yeryüzünün daha büyük bir gökyüzü altında olmasındandır. Bir tür tutsaklık. Kocaman bir el, damlayan damlalara hep açık.
Tem 25








