Büyük bir acıdan sonra, vakur bir sessizlik gelirSinirler mezar taşları gibi törensel bir hal alır,Katı yüreğin sorar, acı çeken o mu diye,Dünden beri mi yüzyıllardan beri mi yoksa? Ayaklar, kendiliğinden gezinmeye başlarYerde, havada, her yerdeTahta bir yoldaFarkında olmadan büyümüş,Kuvarstan bir mutluluk, taştan. Şimdi kurşun saatiYaşadıkça anımsananSoğuktan donanların karı anımsaması gibi-Ürperti-derken uyuşma- sonra koyvermek kendini. Emily …
Kategori: Şiir
Şub 23
Düşmüş Bir Uçağın Karakutusu…
düşmüş bir uçağın karakutusu bulunurve çözülemez de giz olarak kalırsa son koddalgın bir uyduyla uzaydaeski bir cesedin karşılaşmasındanvajinal hastalıkları ondurmaya yarar umanbir bilim adamının bu düşüncesi kadar saçmave ürkünç bir şey olmuş demektir mutlaka sözgelimi bir bıçakla sevgilisinin bir adamkesmiştir şahdamarını başlayarak gırtlağından ve kadınınkanla karışık bir ah damlamıştır dudakları arasından ya da erkeklerin uzun …
Şub 23
Kör
babası erken ölen her çocuk gibidinsel şeyleri düşünmeyibenden daha çocuk olanlara bıraktımaşka,devlete ve sağ elimde tuttuğum şu kalemeartık inanmıyorumavucumdaki hiçliğealkollün bana verdiği piçliğeve asla olmayacak olanınbenden aldığı gözyaşınaartık alıştımkimseye kırgın değilimsusuyorum ve susuyorsamkelimeleri insanlardan daha çoksevdiğim için susuyorum Jan Ender Can
Şub 23
Ne açar kimse kapım bâd-i sabâdan gayrı
Hâsılım yoh ser-i kûyunda belâdan gayrıGarazım yoh reh-i aşkında fenâdan gayrı Ney-i bezm-i gamem ey mâh ne bulsan yele ver Oda yanmış kuru cismimde hevâdan gayrı Perde çek çehreme hicran günü ey kanlı sirişk Ki gözüm görmeye ol mâh-likaadan gayrı Yetti bîkesliğim ol gaayete kim çevremde Kimse yoh çevrile girdâb-ı belâdan gayrı Ne yanar kimse …
Şub 23
Gülümsemene Tezahürat
Sonra bir çağ geldiİçimize ölü balıklar koymuşlardı bizimİki misket dönüyordu yüzümüzün uzakları gören yarımküresindeİlle de ölmek gibi bir şeylerden yıkanıyordu zamanUçsuz bir kuraklık yıkılıyordu göklerden üzerimize. Yaradan azat etseler ya bizi.Bu kenarı kırılmış gök ile kaçıp gitsek bir kara deliğe.Şarkı sözlerinden azat etseler, hatta toptan kelimelerdenKaplara irin doldurup cehennemin kadehine kaldırıyoruzNe sussa bir dil icat …
Şub 23
Aura
bir sis bırakır ardında bazı kadınlarömre dağılan bir sistozlu bir ışık demetinin içindegümüş çakımlar gibi hatırlananhem cam hem çelik hem tülçekim alanlarının fiziğinigizemli şiirler, büyülü dumanlarladeğiştirenbeyaz rujlu auraaldanmalar diri tuttu bizigerdanlarımızda inci avcıları geceler boyu sürekpus bir iklim olarak ele geçirdi benliğimiziölümsüz olduk ilk hasardan sonra beyaz ruj, mendillerde verem aynalarda elveda… isli çay içen, …
Şub 23
Rüya Taşı
Bir rüyaydı, Ayers Kayası’ndaydım san ki. Beni biraksakal karşıladı. Yaz, dedi. Yazdım, yazıyorum. Buraya eller geliyor, dedi. Üzgündü. Bana bir şeyler anlattı. Kaybetmek, kaybolmak değildir, dedi, üzülme. Yine de bir gün hepimiz kaybolacağız. Mechûle mi, malûma mı, onu sen bileceksin, dedi. Dünya doğurur, bil, dedi. Bildim. Doğurduğunu çocukken gördüm. Yalnızdım. Sonra yaşlı bir kadın bana …
Şub 23
Rıh ve Gazel
Rıh ve Gazel Bu yaz çıktığınla yaza yaza çıktığın aynı değildir şimdiki zaman sakinleşir mürekkep fazlasına döktüğün kumla zamanın kuruttuğu bir değildir kendi fazlasına kapılır insan kazdığıyla taştığı yer değiştirir sel midir yatak mıdır akan güne kaptırdıklarını kim bilebilir suya inecek olanla Gazali’ye söylenecek aynı mıdır değil midir deldiğin dağ karışır senden kalacak kuma herkes …
Şub 23
Hece Ve Ölüm
Ahşap şehrin kağıda vurancamları. Kırıldı. Görüntühavuzdan döküldü. Çılgın dil.Neyi unuttum? Bir örgü. Annem örüyor, ben çözülüyordum.Elmayı soyup bir tabağakoyar gibiydim. Güzel gibiKulyağımda dönen çılgın dil—dönüp duran hâtıra kutum,içindeki kedi gözlerive beslediğim cam heceler.Hâtıra kutumu kırdım ben,kulağımda dönen çılgın dil…… kanı akıtılan bir inci. Ne çıkar unuttuk hepsini!Seyhan Erözçelik