İki dünyanın, iki dünyanın sınırıyım ben,Yüreğim, niçin hüzünleniyorsun?Işığı solmuş, ışığı ölmüş ölülerin güneşiyim.Benim ışıklarımda oynaşıyor serçeler…Siklamenlerin, siklamenlerin tohumları çatladı,Buhar olup uçuyor toprağın ıslak nefesi;Derenin şarkılarında uyuyor bıldırcınkılavuzu…Coşkuyla dinliyorum serçelerin cikciklerini…Yeşeriyor, duyuyorum otların nefesini,Ama… Yüreğim niçin hüzünleniyorsun hâlâ?Gül dalındaki kuru tohumlarıGagalayıp götürdüler serçeler…İki dünyanın, iki dünyanın sınırıyım ben, Yüreğim, niçin hüzünleniyorsun?Işığı solmuş, ışığı ölmüş ölülerin güneşiyim.Benim …
Kategori: Şiir
Şub 23
Bembeyaz Düş
Pencereme çarpar durur kar,Çınlar, şıngırdar sessiz gümüş.Pencereme çarpar durur kar,Kar gibi bembeyaz oluverdi düş. Harika bir kar yağar bu gece,Uçarak düşer benim yanıma…Ben aslında seni düşünmem de hiç,Fakat sen gelir düşersin aklıma… Rauf Parfi (Çev. Ahmet Yalçınkaya)
Şub 23
Manevi Mücadelemizden
Ey su! Kumlarda haykıran,Tüm gece boyu acı bir çığlıkla feryat eden yüreğimin sesiBen uzanmış dinlerkenAnlayamıyorumDuyduğumBendeki yüreğimin sesi mi yoksa dalgaların sesi miEy haykıran deniz sükûn içinBen miyim o, O, ben miyim?Bütün gece dalgalar ağlıyor benim için Yorgun deniz!Sana asla huzur yok.Son mehtap üzerine düşene kadarVe kayboluncaya kadarSon med cezirVe batıda yanmaya başlayınca kaderin ateşiVe yürek …
Şub 23
Şehirlerdir Acıtan Kalbimi
Şehrini arayan bir nehirdim Arar gibi eski bir sevgiliyiHer yanım toprak, tuz ve kumKöpüğü dağılmış bozkırdaÇoktan unutmuş çıktığı vadiyiKadınlar da görmüş yalnızlıktaGözleri kırık bir söğüt dalıKan mıydı sızan gözyaşı mıUzak bir yıldız gibi kaymışElinden, nehrimin sularıNasıl akar giderdim oradanSürüklenen bir nehirsem deSavrulan birkaç su damlasıKalsın isterdim kirpiklerindeİşte öyle bir sevgi anısıSuya değen ince otlaraUzanırdım, ah …
Şub 23
Yanık İzi
Uyumuyorduk artık, çünkü hüznün saatiydi yatağımızve birer değnek gibi büküyorduk akreple yelkovanı,ve onlar hızla yaylanıp kırbaçlıyorlardı zamanıkan gelene kadar,ve sen, gittikçe bastıran günbatımıyla konuşuyordun,ve ben, on iki kez sen diye seslendim sözcüklerinleördüğün geceye,ve gece açılıp, öylece kaldı,ve ben, bir gözü onun kucağına bırakırken, ötekinisenin saçlarına taktım,ve ikisinin arasından açık damarı uzattım fitil yerine-ve genç bir …
Şub 23
Karda Işıltılar
Gece yağmaya başlayan kardan mı nedir?Saklamak zorunda olduğum kocaman bir sevinç varmış gibi Çok güzel şeyler söyleyecekmişim de Söyleyemiyormuşum gibi dolu dolu yüreğim. İnsanca bir gülümsemeye rastladım Hıdrellez günlerinde salıncaklarda sallanan insanların Gönülleri kadar hafif. Baloncunun peşinden koşan çocuk yüreği gibi sevdalı Al, yeşil, sarı salonlarımız olsun. N’olur diyen Bağlara gidelim Asma çardaklarda yatalım gecelerde …
Şub 23
Güz Bahçesi
Altın sarı yapraklardaHayatın son kez yansıyan ışığıSolarken yüzümdeŞiirKirlenen bir su gibi çıkıp gidiyor hayatımızdan.Üzerinde unutulan meyvaları şarabî nar ağacıÇiçeklerini anımsayan kim kaldıAltmış yıllık çam, nasılBu denli kıyıda kalabildiğine şaşkınOrman oynamaz mı yerindenPortakallar birer güneş olup yükselmez mi güz bahçesinden?Ilık toprakta taze güz çimeniSoluğuyla nemleniyor yüzümAsmada kalmış bir salkımSon kırlangıcın şırasıHüzün, güz bahçesinde kızkardeşimKameriyedeki ıslak sıradaÇocukluğum …
Şub 23
Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi
Ondört asır evvel, yine böyle bir geceydi,Kumdan, ayın ondördü, bir öksüz çıkıverdi!Lakin, o ne hüsrandı ki: Hissetmedi gözler,Kaç bin senedir halbuki bekleşmedelerdi!Nerden görecekler, göremezlerdi tabii;Bir kere, zuhur ettiği çöl en sapa yerdi,Bir kerede, mamure-i dünya, o zamanlar,Buhranlar içindeydi, bu günden de beterdi.Sırtlanları geçmişti beşer yırtıcılıkta;Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!Fevza bütün afakını sarmıştı zeminin.Salgındı, …
Şub 23
Çiçekler Üşümesin
Gönlümün maviliği gitmesin gökyüzündenKuşların gülücüğü eksilmesin yüzündenKar yağsada bu sessiz vadiye, gün bitmesinYapraklar üşüse de , çiçekler üşümesin Nurullah Genç
Şub 23
Kendine Gaddar
öfkeye, kine düşmedenvuracağım kasap gibi,musa ve kaya misalifışkıracağım gözünden, su versin diye sahra’ma,acıların özsuyunu.benim arzum umut oldusenin tuzlu gözyaşında yelken açacak bir gemi,ve tatlı hıçkırman bir desarhoş edecek kalbimdegümleyerek davul gibi! çatlak ses değil miyim beno tanrısal senfonide,doymak bilmez ironi’ylebeni saran ve kemiren? odur sesimde yaygara!odur kanım, kara zehir!tekinsiz aynayım, görürcadoloz kendini orda! hem bıçağım …