Ey altmışına sâl-i hayâtının eren âdem;Altmış senelik ömrün, elinde nesi kaldı? Gaflet mi tegafül mü nedir? Neyse uyan bakBî-hûde güzâr eylemesin müddet azaldı Tahirü’l Mevlevî *** Ben didişmekden usandım savlet-i ağyar ileCây edindim külbe-i ahzânı kalb-i zâr ile Dem-güzârım şimdi nây-i sîne-i bîmâr ile«inzivada zevk-i halvet buldu dil, dil-dâr ile» *** Ey nâle, yeter çırpınışın …
Kategori: Şiir
Nis 04
Yazanlar nakş-ı hüsnün gamzesin şemşir yazsunlar
Yazanlar nakş-ı hüsnün gamzesin şemşir yazsunlarO şemşir üzre kanımla kaza-teşir yazsunlar Dil-i ser-pençe-i çeşminde göstersün muşavvirlerOl ahu beçceye her dem şikarı şir yazsunlar Tılsım-u- vefk hırz-ı ‘akl’ı erbab-ı cünun olmazBenim ta’viz-i bazu-bendime zincir yazsunlar Vecdi (Abdülbaki) (Vecdi katl olundukta bu gazel natamam cebinde bulunmuştur.)
Nis 04
SADAKATE DAVET
Ve, kadına şöyle diyordu gülerek (gölgedeki yüzündebelli belirsiz bir gülümsemeyle),şöyle diyordu: -Neden bunca yıl sonrazinciri kırmak?Neye yarar eski acıların yerineyeni sıkıntılar koymak? Dostum, hiçbir şeybizim için yeni olamayacak belki de.Eski şefkatin kendine hasbüyüsü sürecek yine de. Süregelen ve yaşamakarşı koyan aşka,gelmez hiçbir şey daha tatlı ve hüzün doluuzak şeylerden başka. Dönüşsün aşkımızsakin bir öğleden sonraya,uçuşsun …
Nis 04
İçimizdeki Soğukluğa
Titrek el ve yüreğimdetek korkumAşkın bir sığınağa dönüşmesiydiUçuş değil, kaçış olmasıydı.Ey AŞK, ey AŞK!Mavi yüzün görünmüyor *** Arhk aşkİçimizdeki soğukluğaalev coşkusu değilyaramızın sızısına uyuşturucu bir merhemEy AŞK, ey AŞK!Kızıl yüzün görünmüyor *** Güçsüzlük üzerinekaranlık tozlu avuntuve huzurlu kurtuluşvarlığın kaçışına.Mavinin huzurunaKaranlıkVe erguvan üzerineEY AŞK, EY AŞK!Yeşil yaprakçıktanıdık rengin, tanıdık yüzün görünmüyor. Ahmed Şamlu
Nis 04
Karanlığın Türküsü
Sabahın külrengi ufkundaSüvarisessizce duruyorve atının uzun yelesiRüzgarda savruluyor. Tanrım, Tanrım!Hadise uyanldığı zamanSüvarilerböyle durmamalılar. Yanmış çitlerin kenarındaGenç kızSessiz duruyor,Ve rüzgarda dalgalanıyor İnce eteği.Tanrım Tanrım!Kızlar böyle suskun durmamalılar,Erkekler yaşlanırkenUmutsuz ve yorgun. Ahmed Şamlu
Nis 04
Ayna Bahçesi
Elimde bir kandille,yüreğimde bir kandille:Karanlık’ta savaşmayagidiyorumyorgunluk beşikleri bırakmışgelip gitmelerin keşmekeşinive güneş derindenkül olmuş samanyollarınıaydınlatıyor.dolunun bulutları tohumlandığı anyıldırımın asi çığlığıduyulur.ve asma’nın sessiz sızısı:kıvrım kıvrım uzun dallarınınucunda filizlenirkenküçük koruklar *** Tüm çığlığım sıkıntıdankurtulmak içindi,çünkü ben en korkunç gecelerde, güneşiümitsiz dualardaSen güneşlerden, seherlerdengelmişsin.talep ettim.Sen aynalardan ipeklerden gelmişsin *** Ateşin ve ilahın olmadığı bir boşluktaSenin bakışını ve itimadını ümitsizDualarda …
Nis 04
Ölümün Böylesi
Akasyaların rüyasında ölmek istiyorum.Yavaş esen rüzgarda-İkilem arasında gidip gelerek.Akasyaların rüyasında ölmek istiyorum. Atlas çiçeklerinin ağır soluğunda ölmek istiyorum.yazın ıslak ve sıcak bahçelerinde.günbatımının ilk saatlerindeatlas çiçeği soluğundauçmak istiyorum. Göğsümde hançer yarasısüsen gibi açsa da.akasyaların rüyasında ölmek istiyorumatlas çiçeklerine geçit olmak istiyorum.-son fırsatta-akşam vakti, saat yedide. Ahmed Şamlu
Nis 04
Nazlı’nın Ölümü
Nazlı! İlkbahar gülümsedi ve erguvan açtı.Avludaki yaşlı yasemen bile çiçek açtıinat etme!uğursuz ölümle uğraşmalvar olmak, olmamaktan daha iyidir,hele ilk baharda.Nazlı konuşmadı,başı dikYiğitçe sustu ve gitti. Nazlı! Konuş!Suskunluk kuşu aşiyandadehşet bir ölümün üzerine kuluçkaya yatmış.Nazlı konuşmadı.güneş gibikaranlıktan geldi. Kan kırmızı oldu ve gitti. Nazlı konuşmadıNazlı yıldızdı:Bir an bu karanlıkta parladı ve gitti.Nazlı konuşmadıNazlı menekşeydiÇiçek açtı, kışın …
Nis 04
İştar’a Yakarı
Yalvarırım sana tanrıçalar tanrıçası,İstar, ölümlüler ecesi, kılavuzu insanların! En ulusun sen, güçlüsün, yücedir adın. Ey yerlerin, göklerin ışığı işit iniltilerimi! Gör nasıl çırpınıyorum Kötü rüzgârda kalmış bir deniz gibi. Yardımıma gel, uzaklaştır benden kötülüğümü isteyenleri. Babil – M.Ö. 2000
Nis 04
Sabâhın sinlere vardum gördüm cümle ölmiş yatur
Sabâhın sinlere vardum gördüm cümle ölmiş yatur Her biri bî-çâre olup ‘ömrin yavı kılmış yatur Vardum bunlarun katına bakdum ecel heybetineNiçe yigit murâdına irememiş ölmiş yatur Yimiş kurd kuş bunı keler niçelerün bagrın delerŞol ufacık nâ-resteler gül gibice solmış yatur Topraga düşmiş tenleri Hakk’a ulaşmış cânlarıGörmez misin sen bunları nevbet bize gelmiş yatur Esilmiş incü …