gün biterdi gözuçlarımda saçlarının şiddetine sokulurdumgözlerine karşılık vermeye gelirdim ardımda şehirler bırakarakeline hangi çiçeği alsan suyun hükmü kırılırdı, duyardımhangi şekilde bıraksan da gövdeni uykusuz kalırdım.adını ağzımda köz tutar gibi tutardım, ölümharfi harfine çınlardı akşamları alışırdımalışırdım köpüklerini bir türlü anlatamayacağım denize,hüzün ceketimin iç cebinde bir tütün yaprağı gibidalardı yüreğime öyle hafif öyle derin, hayatyolculuklar sonrası sabun …
Kategori: Şiir
Şub 23
Yüreğindeki Kırışıklıklar
hadi dindirdin diyelimyüreğindeki fırtınalarısildin bütün izleriniyüzündeki gözyaşlarınınalnındaki öpücüklerin ya saçlarındaki erimeyen karlar hadi gittin diyelimbitmez tükenmez yollaragördün bütün arka odalarınıuzak kentlerdeki otellerinlimanlardaki genelevlerin ya yüreğindeki silinmeyen kırışıklıklar hadi esridin diyelimdertten kederden zilzurnadolaştın bütün içki evleriniara sokaklarına kustunsoyundun anılarından çırılçıplak ya gözlerindeki ölü kuşlar Doğan Hayat
Şub 23
Karşı Bahar
Peki ya bahar gelirse?Şu Mart öyle çok kış bıraktı ki içimizdeVe dönenip duran ve geri dönenÖyle çok göçmen kafatası. İçimizde sadece kışa yer varDonup dururuz o son ayazda.Birbiri üstüne gelen mahcupluklar misaliİnce buz üstünde yolumuzu bulmaya çalışarak. Ve sıcak ülkelerden gelirGeçmiş sonbaharın kazları.Ve çatıların altındaki yuvaları kurudurVe sen yoksun yanımda. Ölümden daha ciddi değişikliklerOlmuştu, ve …
Şub 23
Bir Şey Söyle
Bir şey söylemeyenkişidüşünür kikendi suskunluğunu çevreleyensuskunlukher şeyi söyler. Fakat o suskunlukkendi sesiyle konuşur,ki problem budur. En önemli şeylero suskun bölgede gerçekleşir,fakat o bölgeyi kimse denetleyemez.Melekler ve iblisler koro halinde konuşur orada. Bir şey söylemek istemişsen,bunu kendin söylemelisin. Niels Hav
Şub 23
Sevgilim, Sözcükler ve Sonsuzluk
Bir başkasını dünyanın bir ucuna dek izleyeceğimizisöylemek biraz abartılı değil midir?Varsayalım ki dünya sonsuzdur ve o bir başkasıbizden önce yoruldu.Ve varsayalım ki yağmaktadır yağmur ve dolu! Hem sonsuzluğu yansıtan hem de kökleri onda olanderin dağ gölleri gibi olduğunu söylemekbir başkasının gözlerinin, biraz abartılı değil midir?Düşün ki hem de yarın ağırca asılı durursa bulutlaryüce dağlar üstünde, …
Şub 23
John Ashbery’ye
Rüzgârda bir dağın yücesinde oturupbirbirimize yeni şiirler okuyacağımızbaşka bir dünyanın bulunmadığınainanmıyorum.Tu Fu olabilirsin sen, ben de Po Chu-ive marazi kafalarımıza gülümseyenMaymun Hanım aydadır,karın ince bir dala konuşunu izlerken bizler.Yoksa gerçekten gitmeli miyiz? bugençken gördüğüm o çimen değil!ve ay, yükselirken bu gece, boşsa eğer“gidersin sen de, açan çiçekler gibi”anlamında kötü bir işarettir bu. Frank O’Hara
Şub 23
İki Gövde
İki gövde yüzyüzebazan iki dalgadırve gece bir okyanustur.İki gövde yüzyüzebazan iki taştırve gece bir çöldür.İki gövde yüzyüzebazan iki köktürgeceyle sarmalanmış.İki gövde yüzyüzebazan iki bıçaktırve gece bir anlık parıltı.İki gövde yüzyüzedüşen iki yıldızdırboş ve yalnız bir gökte. Octavio Paz
Şub 23
Şimdi bir dilek hakkım olsa
Ve muhtemelen hayasız bir ölüme uyanırdıÇıplak bedenimTüylerimde son bahar ürpertisiKursağımda lağım kokulu toprakYa evde yoksan çalmıştırEski zamanlarda bir ford minübüsündeBir çocuğun balonu patlamıştırSimit parasıyla alıp aç kaldığıVe hiç kimse seyirci değildir gidişimeKapalı gişe körler diyarındaKapalı gözlerimYollar kapalıEtrafından dolaşan yollarŞimdi bir dilek hakkım olsaEvde olmanıŞimdi bir dilek hakkİm olsaBir balon dilerdimHemde en uçanındanŞimdi bir dilek hakkım …
Şub 23
Düş Oyunu
Bir gün bir çocuğa sormuştum,deniz neden tuzludur diye.Babası uzun bir sefere çıkmıştı. Çocuk hemencecik karşılık verdi:Deniz tuzludur, çünkü denizciler durmadan ağlarlar!Neden denizciler böyle çok ağlar ki! Çünkü, dedi, yolculukları bitmez…Onun için de mendillerini hep direklere asıp kuruturlar! Gene sordum:Ya niçin insanlar üzgün olunca ağlar? Çünkü, dedi,daha duru görebilelim diye gözlerin camını ara sıra yıkamak gerek! …
Şub 23
Alacakaranlığın Sesleri
Sana sessizliği ben buldum diyorum yenideno usul ikindide, adın yakılıncakömürleşincebüyük altın alevinde on dokuz yılının.Sevgim alacakaranlığın bağlarını çözdüyalnız senin fısıltına vermek için kendini,beyaz odun alevinin o cam fısıltısına. Anıların bir iğne batışıdır dudaklarıma,hayatının masallarını kurdum bugünbir elmanın ince kabuğunda.Bu ara hep tedirginim,bir pencerenin açılışını bekliyorum şimdiarkandan gideyimya da parçalanayım diye üzgün kaldırımlarda.Ama öylesine bir ses …