Kategori: İstanbul Şiirleri

Yolculuk

Ve İstanbul geldi, bir halk şenliğinde Gömmüş otuzdört ölüsünü Mayıs mavilerine..Seslendiler bir şiir öncesinde verip eleleBütün iyi ölülerimle ölümsüz soy şairlerim: Unutmak kolaydır suçlamak kolaydırAslolan beslenip bir gül fidanı gibiYaşamın yapraklarıyla geçmişin toprağındanBir gün bile yitirmeden bulutlar içindeGüneşin yolunuGeleceğe güller sunmaktırGeleceğe güller sunmaktır.. I O zamanlar gökyüzü biçilmiş buğday kokardı Çiğnenmiş üzüm, mısır püskülü, bostan …

Devamını oku

Randevu

Ben, aniden çıkanİstanbul rüzgarınainanmıyorum… Kim bilir nerelerdekedilerle koşturupoynamıştır,süzülen martılarıKorkutup kovalamıştırgün boyu… Gecikince aklına esmiş,Aniden uçup gelmişKöşenin başına… Unuttu elbeteRandevumuz olduğunuNefes nefese… Oktay Ercanlı 2005 sayısında yayınlanmıştır.

Mor Rüya Barı

Sesin mektup olsa bir kuş gibi kanatlanır, dolaşır yeryüzünüVe içindeki keder mavileşir sen elmayı ısırdığın zamanSen turnalara baktığın zaman iklimler aşkla yer değiştirirSen üzgün evlerden güneş bakışımlı bahçeler yaparsınAkan sularsın ağaçları şımartan, kalbisin çılgın sokakların Ellerinde lirik telaş, ellerin gökkuşağı olmalı renkleri üzmeyenEllerin karanlığın penceresini kapatan bir kalp gözü sabahıEllerin aşk kurabiyeleri yapan mükemmel bir …

Devamını oku

Beceriksiz

Kabuğunu koparmadanne bir elmayı soyabildim ne de iyileştirebildim bir yaramı ama karşıma çıkınca kızmadım hiç elma kurduna bendim çünkü bıçağı saplayan onun yurduna Şair diyorlar benim için bilmiyorum oysa her şiire konmalı mı uyak her yere nedense konamıyor tayyare hay dilimi arı türkçe soksun; uçak Kaptan olmak isterdim aynanın karşısında eski bir sinema yıldızı gibi …

Devamını oku

Köprü

İnsanlar köprüden geçmediği zamanAcaba köprü düşünür mü?Çamaşır mandalını gözlerinde allayan meczubun geçtiğiniÜsküdar iskelesinin kanapelerinde güneş banyosu yapanıÜsküdar kıyılarının ötesindekiKastamonu, Sivas, Safranbolu… Erzurumu.Burada insanların içinde büyük dürbünler.Güller gibi açmıştır.Yufkacılar burada açarlar, koskocaman oklavalarla-İçlerindeki hamurdan-Şeffaf ve titrek memleket rüyalarını.Alyanaklı, beyaz, kalın şekerciler;Akide ve bergamutlarını mermer tezgâhlaravurdukları zamanki kasvetsiz hallerini buradakaybeder, burada şairleşirlerhışırtı ile ve kocaman bıçaklarla kesilen …

Devamını oku

Eylül Sonu

Günler kısaldı. Kanlıca’nın ihtiyarlarıBir bir hatırlamakta geçen sonbalarları. Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa…Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa… İçtik bu nadir içki’yi yıllarca kanmadık…Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık! Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor;Lakin vatandan ayrılışın ıztırabı zor. Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile,Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile. Yahya Kemal …

Devamını oku

Kaside Der Vasf-ı Der İstanbul

Bu şehr-i sitanbul ki bi misl ü behâdırBir sengine yek pâre acem mülkü fedâdır Bir gevher-i yekpare iki bahr arasındaHurşîd-i cihan-tâb ile tartılsa sezâdır Bir kân-ı niamdır ki anın gevheri ikbâlBir bağ-ı iremdir ki gülü izz ü alâdır Altında mı üstünde midir cennet-i a’lâEl-hak bu ne halet bu ne hoş âb u hevâdır Her bağçesi …

Devamını oku

Der Beyan-ı Şeref-i İstanbul

İlm ile marifete cây-ı kabulOlmaz illâ ki meğer İstanbulOlmaya mîve-hor-ı bâğ-ı hünerOlmaya şehr-i Sitanbul kadarİtsün İstanbulı Allah mamurAndadır cümle meâli-i umurMevlid ü menşe-i ashâb-ı himemTerbiyet-hâne-i esnâf-ı ümemNe kadar var ise ashâb-ı kemalHep Sitanbulda bulur istikbâl…….Ne kadar âlemi devr itse sipihrBulmaz İstanbula benzer bir şehrHüsn ile görmek ile müstesnâAnı âğûşuna çekmiş deryâNe kadar var ise aksam-ı …

Devamını oku

Siste Söyleniş

Birden kapandı birbiri ardınca perdeler…Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler? Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp gidenFiruze nehri nerde? Bugün saklıdır, neden? Benzetmek olmasın sana dünyada bir yeri;Eylül sonunda böyledir İsviçre gölleri. Bir devri lanetiyle boğan şairin Sis’i.Vicdan ve ruh elemlerinin en zehirlisi. Hülyama bir eza gibi aksetti bir daha;-Örtün! Muebbeden uyu! Ey şehr! -O beddua… Hayır …

Devamını oku

İstanbul’u seyrediyorum sarhoş kulaklarla

bu yolu buraya mavi otobüsle kasten getirmişler tuhaf güvercin dalgalarıyla  ve gömleğin, eteğin ve çizmelerin dur duraksızlığı  aynalarda bir şeyler olmuş galiba ne oldu sana İstanbul?  sen birisini giyinmişsin ve bu sevgilinin kokusudur  omuzlarından toprak ve sardunya kokusu  kendi uçarı renginin kokusu  ey deniz gözlü rengarenk dalgalı şehir  ardındaki pusta küfür dolu duvarlar var ve …

Devamını oku