Kategori: Deneme

Türk Edebiyatı’nın açmamış çiçeği; Şükûfe Nihal

SuKalbinden kalbime akan bir sestiAkşam gölgesinde çağlayan o su…Sesini en tatlı yerinde kestiBizi sonsuzluğa bağlayan o su.O su, bir sır gibi mırıldanırdı;Göğsünde bir sarı ay yıkanırdı;Bizi Leylâ ile Mecnun sanırdıGamlı yolumuzda ağlayan o su…Sessiz ruhumuzu o bestelerdi,Bize “Unutalım dünyayı” derdi…Bir aldı sonunda verdi bin derdi,Bizi bizden fazla anlayan o su.Şimdi ne akşam var, ne ses …

Devamını oku

Ört ki ölem!

Yüzünü dökme küçük kız Soma Mezarlığı’nda yürüyoruz. Ağaçların altında Soma’nın yakın tarihi yatıyor. Aile mezarlıkları, bir şehit mezarlığı, tanımadığımız ve tanımayacağımız bir kadının mezarlığı, hepsi bir arada… Düzenli, temiz, huzur dolu. Derken mezarlığın en uç köşesine geliyoruz. Burası normal şartlarda boş bırakılmış bir alan şimdi ise yan yana onlarca mezar kazılmış. Burası artık Soma Şehit …

Devamını oku

Toptan ölür madenciler

Madenciliğin başka işkollarından farkı, sadece günışığından yoksunluğu değildir. Kömür madeni deyince çoğu zaman akla tek renk gelir. Oysa madenciliğin istatistikleri bile öbür işkollarınınkilerden daha renklidir.Meselâ, başka istatistikler, yıllar, üretim miktarı, ihracat, işçi başına üretim, maliyet şu bu diye giderken, madencilik istatistiklerinde şöyle ilginç kalemler göze çarpar: milyon tona düşen ölüm adedi, yıllara göre ölümlerdeki artış-azalış, …

Devamını oku

Şüphesiz kadın, erkeğin şakayığıdır.

Şakayık Rivayete göre Fuzuli, hocasının kızına âşık olunca aşkını dizelere nakşetmek için bir murabba yazar. Bu şiirin her dörtlüğü sonunda nakarat gibi tekrar edilen dizede üstad, “Gözüm cânım efendim sevdiğim devletlü sultanım” buyurmaktadır. Sevdiği kadına karşı altı adet hitabı ard arda sıralayan ve hepsinde de onu yücelten bu anlayış, doğrusu içinde yaşadığımız çağın söylemleri arasında …

Devamını oku

Susmak mesele değil

Tesirsiz Parçalar 266-271.. 266.Michel Foucault, “Neden her kişi kendi hayatını bir sanat yapıtına dönüştürmesin? Neden şu ev ya da lamba bir sanat yapıtı olsun da benim hayatım olmasın?” diye sorar bir yerlerde. İyi ya da kötü yaşam değildir tabi kastettiği. Rezil bir yaşam da sürseniz bunu bir sanat eseri haline getirebilirsiniz, yeter ki rezilliğiniz size …

Devamını oku

Bediüzzaman’ın Üç Hayat Devri: Eski Said, Yeni Said ve Üçüncü Said

Osman Yüksel Serdengeçti, 50’li yıllarda Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatını şu muhteşem cümlelerle özetlemişti: “Said Nur, üç devir yaşamış bir ihtiyar. Güngörmüş bir ihtiyar… Üç devir: Meşrutiyet, İttihad ve Terakki, Cumhuriyet. Bu üç devir büyük devrilişler, yıkılışlar, çökülüşlerle doludur. Yıkılmayan kalmamış! Yalnız bir adam var. O, ayakta.”1 Bediüzzaman’ın akıl almaz maceralı hayatı Türkiye demokrasisinin yaralandığı iki …

Devamını oku

şiir gibi ya hu!

Tıp-psikiyatri “yas”a ömür biçer. Der ki, ölülerinizin ardından en fazla altı ay üzülebilirsiniz. Altı aydan fazla süren yas, artık hastalığınızdır ve bizim sizi tedavi etmemiz gerekir. Bu matematiği, boşverelim. Zaten, “dünya” denen illetli mekanımız altı ayı doldurmamıza müsade etmiyor. Üstelik toplu ölümlerimizin üzerinde kirli gölgeler geziniyor. Ceset, toprakla toprak olup çürüyene kadar üzüntümüz geçiyor da, …

Devamını oku

Sezai Karakoç Şiirinin İrfani Kökleri

“Ülkendeki kuşlardan ne haber vardırMezarlardan bile yükselen bir bahar vardırAşk celladından ne çıkar madem ki yar vardırYoktan da vardan da ötede bir Var vardırHep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardırO şarkıya özenip söylenecek mısralar vardırSakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardırNe yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardırGün batsa ne olur …

Devamını oku

Kimi, Nereye Götürür Şiir?

Hiç kimseyi, hiçbir yere götürmez şiir. Her kim, şiirle bir yerlere gittiğini ya da şiirin, kendisini bir yerlere götürdüğünü iddia ediyorsa yaman bir kandırmacanın içindedir. Üstelik, kişinin sırf kendisiyle sınırlı bir kandırmaca değildir bu. Zira, kendisiyle beraber başkalarını da kandırmak vardır işin içinde. İnsanoğlu bunu hep yapar aslında; yani habire kandırır kendini. Doymaz bir türlü. …

Devamını oku

Yazı Uçar

Hayatım boyunca, insanları “emri bilmaruf nehyi anil-münker” çizgisine çağıracak kudreti bulamadım kendimde. Sebep mi? Yaşamam gerekenleri yaşayamadığım için mi, insanları incitmekten korktuğum için mi, medeni cesaretten mahrum olduğum için mi, demeliyim? Bilemiyorum. Bunların hepsi kısmen ya da tamamen doğru olsa gerek. Hayatım boyunca, bir “iman neşesi”, bir “yaşama zevki”, bir “çalışma ve başarma sevinci”ne de …

Devamını oku