Kategori: Çeviri Şiirler

Hayret edin ey insanlar

Hayret edin ey insanlarNeler yapıyor kara sevdalarOnun için indi dolunaylarYükseklerden toprağa kadarBana sevdiğim yeter de artarAyrılınca kalbim peşinden koşar Ummu’l-kirâm bint el-Muʻtasım

Bu ayrılıktan sonra var mı acaba

Bu ayrılıktan sonra var mı acabaAşığın şikayetini sunacağı bir lahzaKışın beni ziyaret ettiğin her andaGecelerdim içimdeki ateşin koruyla Günler nasıl geçsin ayrılık acısıylaKader korktuğum şeyi getirdi başıma Ayrılık bitmiyor geceler aksa daSabrın da niyeti yok beni azada Vellâde bint Mustekfî-Billâh

Ayrılığımız için uğraşanlar var ya

Ayrılığımız için uğraşanlar var yaNiyet yok bizde intikamaGeçtiler her taraftan saldırıyaAzdır beni savunan amaÇarpıştın onlarla göz yaşlarımlaCanımla, kılıçla, ateşle, suyla Hamdûne bint Ziyâd el-Mu’eddibÇeviri: Ömer İshakoğlu

Kınamaya gelmez sevgilim

Kınamaya gelmez sevgilimTerkedince onu, kaybederimBana der, yok benim benzerimBenim de yok eşim benzerim *** Rabbim! Kor ateş üstündeyimAsaleti bilmez hizmetçilerimKiminin cehaletinden çekerimZekisinin de hilesini beklerim Hafsa bint Hamdûn el-Hicâziyye

Fırtına Habercisinin Türküsü

Rüzgâr, beyaz denizin geniş düzlüğü üzerinde kara bulutları topluyorDeniz ve bulutlar arasında, gururla açılmış bir kanat uçuyorFırtına habercisi sanki siyah bir şimşek gibiBazen bir kanadı dalgalara değmiş, bazen de bulutlara doğru atılmış bir ok gibiFırtına habercisi haykırıyorBulut ise mutlulukla kuşun korkusuz çığlığını dinliyorBu sesin içerisinde, fırtınanın sesi, gazabın gücü ve hevesin kıvılcımı vardırBulutlar bu çığlığın …

Devamını oku

Mehtap

Rengi uçmuş ayın alacakaranlığı altındaDuman gibi üzücü ve gönül çalan bir ışıktaDüşmüştü ve siyah saçları rüzgârın elineDalgalı ve gönlü aldatanGecenin aydınlığına karanlığın resmini çiziyordu.Irmak akıyor ve suyun hüzünlü sesiArkadaşlarının hüznünü anlatıyordu sankiVe uyuyan aşklar ve ölülerin kederi ileGizlenmiş bir acıya sahiptiMehtabın soğuk ve yorgun ışığında, dağlıkUzak kalmış bir arzu gibiÜmit halesi gibiYa da ipekte zarif …

Devamını oku

Kârun

Kayık hafif bir kuğu gibi sakinceSakince gidiyordu Karûn’un üzerindeGüneş sahildeki hurmalığa doğruUfkun eteğinden çekiliyordu Ufuk sularla oynaşırkenBürünüyordu bambaşka bir görkem ve gizeGelinciklerle dolu ovada sarhoş bir rüzgârSanki gidiyordu sendeleye sendeleye Genç, dalgaların bağrında kürek çekipSürüyordu kayığı ve kayıktaydı canıHüzünlü sesini bırakmıştı rüzgâraGönlü tutsak, gam hastası: “İki zülfündür rebabımın teliNe istersin bu harap halimdenBize yâr olmaya …

Devamını oku

Kayığın Başında

Kayığının başında düşünen kayıkçıinliyor boyuna seferinin acısıyla, denizin kıyısında:“verse bir yol, sahile vuran dalgaların kargaşası” zorlu bir fırtına dövmektedir denizin yüzeyinidehşet saçan hadiselerle dolu geceninhuzursuzluğuyla doludur yüreği kayıkçının sahilde, ama yine de kaygılıdır kayıkçıferyat eder daha büyük bir huzursuzlukla:“n’olur, bir daha düşse yolum, engin denize!” Nima Yusiç

Şiir hayatın kendisidir (Şi‘rî ki Zindegî Est)

Önceki şairin şiirinin konusu,Hayat değildi.Kuru hayal dünyasında o,Şarap ve sevgili dışında bir şeyden söz etmezdi.Gece gündüz hayal eder dururdu:sevgilinin komik zülüflerinin ağına düşmüş,öte yandan başkaları da;bir elde şarap kadehi, bir el sevgilinin zülfündesarhoşça Allah’ın mülkünde nara atıyorlardı! Bugününşiirinin konusubambaşka bir konudur…Süngüsüdür şiir bugün halkın!Çünkü şairler,Daldırlar halk ormanınınGül bahçesinin yasemin ve sümbülü değiller falanların!Yabancı değil bugünün …

Devamını oku

Sen de Konuş

Sen de konuş,son olarak sen konuş,söyle sözünü.Konuş –Ama ayırma hayırı evetten.Anlamı da kat sözüne:Ona, gölgeyi ver.Ona yeterince ver gölgeyi,sence ne kadar paylaştırılmışsagece yarısıyla öğlen ve gece yarısıarasında, o kadarını ver.Bakın etrafına:Gör, nasıl da canlı, çepeçevre –Ölüm aşkına! Canlı!Hakikattir gölgeden söz edenin söylediği.Ama bak, küçülmekte şimdi durduğun yer:Peki şimdi nereye, ey gölge çıplağı, nereye?Tırman. Yokla etrafını.İncelmektesin …

Devamını oku