Nasılsa hayata adım atan insanaÜç şey verilir hayat yolunda:Küçük bir merdiven,Bir fırça, bir de kova.Derler ki sonra, böyle bir merdiveniHerkes yanında taşır;İnsanlar eşit olduklarından bugüne bugün,Herkesin yükselme şansı vardır.Ancak bir düzine yıl geçinceAnlar zavallıcık için iç yüzünü Bir yararı yok bu merdivenin,Fırçayı yiyen hep ben olduktan sonra,Anlamı yok inip çıkmak için didinmenin,Kovayı hep ben taşıyacağım …
Kategori: Çeviri Şiirler
Şub 23
Sonnet
Büyü hakkınızı bana daha az kullanınız:Bunu yapmazsanız kaybedersiniz beni.Bilirim tehlikeyi görmek isterim sizi;Sevmeye zorlamaktan da hoşlanmam yalnız. Ama kuşkumu yersiz, nedensiz sanmayınız;Bir şeyler oluyor içim görür görmez sizi;Güç katlanmak tutan nice şeye esenliğimi;Hem sevgiden de fazla bir şey bu şüphesiz. Yanlış anlamayın: bozgunluğumun şânı.Salt ele vermemektir bunu bilmelisiniz:Bilirim büyülerden sıyrılmak sanatını. Ama ondan kendimi savunamaz …
Şub 23
Mehtapta Hüzün
Ey onun gözlerinden gelen ilkbaharEy mehtapta seyahat eden kanaryaBeni ona götürBir aşk şiiri veya bir hançerin saplanışıYurtsuzum ve yaralıYağmuru seviyorum, uzak dalgaların iniltisiniDerinliklerinden uyanırım uykununDüşünmek için günlerin birinde gördüğüm şehvetli bir kadınının diziniMüptelası olmak için şarabın ve şiirinDe ki sevgilim Leyla’yaSarhoş ağızlı, ipek ayaklıHastayım, hasretim onaYüreğimin üzerindeki ayak izlerine bakıyorum. Şam… Ey tutsakların pembe vagonuUzanmışım …
Şub 23
Kardeşim
Kardeşim! Savaştan sonra haykırsa bir Batılı zaferiniYad etse ölenlerini, övüp-yiğitlerinin barbarlığınıSen türkü yakma galiplere, hor görme mağluplarıEğil benim gibi suskun, yüreğin kan ağlasınKara bahtına ağlayalım ölülerimizin Kardeşim! Bir er dönse yurduna savaştan sonraAtsa bitkin bedenini dostlarının kollarınaSen dost arama boşuna dönersen yurdunaAlıp götürdü açlık sırdaşlarımızıGeriye kalan ölülerimizin hayaletleri Kardeşim! Ekip biçse çiftçi yeniden toprağınıYeniden yapsa …
Şub 23
Aralıksız Bir Acı
Bir gözyaşı her düştüğünde belleğeYürek sızlarYarın düşecek olanlarınEndişesiyle. Hulûd el-MuallaÇeviri: Mehmet Hakkı Suçin
Şub 23
Tanrım Konuş Benimle
Adam fısıldadı: ”Tanrım konuş benimle.”Ve bir kuş cıvıldadı ağaçta.Ama adam duymadı.Sonra adam bağırdı:”Tanrım konuş benimle.” Ve gökyüzünde bir şimşek çaktı.Ama adam dinlemedi onu. Adam etrafına bakındı ve,”Tanrım seni görmeme izin ver” dedi.Ve bir yıldız parladı gökyüzünde.Ama adam farkına varmadı. Ve yüksek sesle haykırdı:”Tanrım bana bir mucize göster.”Ve bir bebek doğdu bir yerlerde.Ama adam bunu bilemedi. …
Şub 23
İspanyol Ölüsü
Bunun hesabı sorulmadıGözyaşlarının hesabı sorulmadı ama sorulacakMadrid’in, Barcelona’nın, Valencia’nın gözyaşlarıBu gözyaşlarının hesabı sorulmadı.Almeria’nın, Badajoz’un, Guernica’nın döktüğü kan Bu kanın hesabı sorulmadı.Gözyaşları yüzlerde kurumuşKum üstünde kurumuş kan.Gözyaşlarının hesabı sorulmadı, kanın hesabı sorulmadıSorulacak bunların hesabı. Çünkü Guernica’nın adamları konuşmaz.Almeria’nın çocukları sessizdirBadajoz’un kadınları dilsizDilsizdir onlar, sesleri çıkmaz, sesleri çıkmazBoğazlarını tıkamıştır oranın kumuKonuşmazlar, konuşmayacaklar da ve çocuklarAlmeria’nın çocukları usludurKıpırdamazlar, …
Şub 23
Yıldızlı Gece
“Bu beni dehşetli bir ihtiyaçtan alıkoymuyor – hadi söyleyeyim – dinden. Sonra gece dışarı çıkıp yıldızları resmediyorum” -Van Gogh’un kardeşine bir mektubundan Şehir yerinde değil,sıcak gökyüzünde boğulan bir kadın gibiyükselip kayan karaşın bir ağaç dışında,Şehir sessiz, kaynıyor gece onbir yıldızlaAh! yıldızlı yıldızlı gece!Ben böyle ölmek istiyorum Hareket halinde. Her biri canlıAy bile esniyor turuncu rengiylesürmek …
Şub 23
Meleklerle Arkadaşlık Etmek
Bir kadın olmaktan bıktım,bıktım kaşıklardan ve postadan,bıktım ağzımdan ve göğüslerimdenbıktım kozmetiklerden ve ipeklilerden.Hâlâ masamda oturan adamlar vardı,sunduğum çanağın etrafını çevrelemiş.Çanak doluydu mor üzümlerleve kokusundan dolayı sinekler üşüştüve babam bile geldi beyaz kemiğiyle.ama cinsiyetle ilgili şeylerden bıktım. Geçen gece bir düş gördümve ona dedim ki…“Sen cevapsın.Sen kocamdan ve babamdan çok yaşayacaksın.”Zincirlerden yapılmış bir kent vardı o …
Şub 23
Büyükbabam
Büyükbabam dikmiştiköydeki genç ağaçları,büyükbabam çakmıştınallarını köy atlarının.Köyün çitleriniinşa etmiştibüyükbabam,buğday dövülen yerleri kendi yapmıştı.Sulamıştı meyve bahçesini,kazmıştı tarlasını,alnının temiz teriylegeçindirmişti ailesini.Büyükbabam sürüpekmişti toprağı;hasatta ağrırdıorağı tutan elinin bileği.Büyükbabam düşünürdüve konuşurdu toprakla, ağlardıbulutlarla, gevezelik ederdisuyla…Bir gün, ayaklarıansızın büküldüğünde,şaşkınlıktan donakaldıve kızardı utancından.Bıraktı sabanınefes almak için: soğuk terlerboşaldı alnından.Büyükbabam uzandısürülmüş toprağa ve uyudu,toprakla bir oldu,onu besleyen toprakla bir. Hamo SahyanÇeviren: İsmail …