Dökül ey yürek, zaman ağacından, dökülün yapraklar, kim bilir ne zaman güneşin kucakladığı, soğumuş dallardan, dökülün, büyüyen gözlerden dökülen yaşlar gibi! Uçuşmakta daha saçlar günboyu rüzgarda güneş yanığı alnında toprak tanrısının, gömleğin altında bir yumruk bastırılmıştır daha şimdiden açılmış yaraya. Onun için yumuşamamalısın, önünde bir kez daha eğildiklerinde bulutlar incecik boyunlarıyla, ve önemsememelisin Hymettos’u, senin …
Kategori: Çeviri Şiirler
Şub 23
Sürekli Randevu
Daha büyük bir rüzgâra karşı yazıyorum ve kızmasınlar Sadece şişirilmiş yelken olanlar Bu rüzgâr daha güçlü eser ve daha kırmızıdır kor Tarih ve aşkım hep aynı adımlarla yol alıyor Daha büyük bir rüzgâra karşı yazıyorum hem ne gerek bana Okumayanlardan buğdayların kumrallığında Geleceğin ekmeğini ve bana ne gülenlerden benim için her kapı Senin geçidin olsun …
Şub 23
Korkunç Korkular Yaşıyorum
Korkunç korkular yaşıyorum Yazdığı o üç satır yüzünden Eldivenleri masanın üzerinde Bir karakedi yolumdan geçen Kuş, yıldız ya da merdiven Her şey buz gibi kötü bir işaret bana İnsana korku veren bir dille Ondan söz eder bütün bir dünya Cumanın bana bıraktığı bu Cumartesi Onunla ne yapacak kimbilir Çekinirim bir sözcük Onu incitir diye Söylenen …
Şub 23
ithaka
ithaka’ya doğru yola çıktığın zaman,dile ki uzun sürsün yolculuğun, serüven dolu, bilgi dolu olsun. ne lestrigonlardan kork, ne kikloplardan, ne de öfkeli poseidon’dan. bunlardan hiçbiri çıkmaz karşına, düşlerin yüceyse, gövdeni ve ruhunu ince bir heyecan sarmışsa eğer. ne lestrigonlara rastlarsın, ne kikloplara, ne azgın poseidon’a, onları sen kendi ruhunda taşımadıkça, kendi ruhun onları dikmedikçe karşına. …
Şub 23
Büsbütün yitirdi onu
Büsbütün yitirdi onu. Şimdi arıyorher yeni sevgilinin dudaklarındasevdiğinin dudaklarını, kucaklarkenbir başkasını aldansın istiyoraynı çocuğa kendini hep ona veriyor sansın. Büsbütün yitirdi onu, sanki hiç olmamış gibiçünkü kurtulmak-öyle demişti o- kurtulmak istiyorduhasta tensel eğlencelerin lekesindenlekesinden tendeki utancınvakit var daha diyordu- vakit var kurtulmaya. Büsbütün yitirdi onu, sanki hiç olmamış gibi.düşlerinde, sanrılarındabaşkalarını dudaklarında hep onun dudaklarıyanıyor, yeniden …
Şub 23
Ayrılık Türküleri
1geldi üç yara ile:aşk yarası,ölüm yarası,hayat yarası. gelir üç yara ile:hayat yarası,aşk yarası,ölüm yarası. benim var üç yaram:hayat yarası,ölüm yarası,aşk yarası. yazdım kumlar üstüneben bu üç adı:hayat, aşk, ölüm. bir dalga geldi denizden,köpüklü, kocaman.hepsini sildi süpürdü. 2zorbalığın ağızlarıpusuya yatmış gözler.hırlayan köpekler.köpekler, köpekler.sonra ne oldu,hep kurudu. cesetler ve tarlalar.cesetler ve cesetler.öf, yollar ne pis,yollar küllü küllü. …
Şub 23
Bayılırım Kır Zambaklarına
Bayılırım kır zambaklarına, uzak,çaresiz hep birini bekleyip duran;ve kızlara, saçlarına çiçek takarakıssız pınarların orda düşler kuran; Ve güneşte şakıyan çocuklara,yıldızlara bakıp bakıp da şaşan;bana şarkılar getiren günlere sonra;ve gecelere, çiçeklerle dolup taşan. Rainer Maria RilkeÇeviri: A. Turan Oflazoğlu
Şub 23
Ayrılış
Adım koptu benden,sığ yerinden ırmağın geçti öteye,geçti güz rüzgârındanakıntıya kapılmış yapraklar arasındanbirbirimizi ancak duyabilecek uzaklıktayız artık görüyorum bir an onunbeni süzdüğünükarşı kıyıdansuçlu ve alaycı bir gülümsemeyle küçülüyorum gitgidealnıma değiyor bükülmüş dizlerimdölyatağında Güz’ün Maria BanuşKemal Özer / Ergin Koparan
Şub 23
Adada Gece
Bütün gece seninle yattımdenizin yakınında, adada. Yabanıl ve uysaldın sevinçle uyku arasında, ateşle su arasında. Belki çok geç birleşti düşlerimiz dorukta ya da dipte, aynı rüzgârla kımıldayan dallar gibi yukarıda, birbirine dokunan kızıl kökler gibi aşağıda. Belki ayrıldı düşün benimkinden ve aradı beni önce olduğu gibi karanlık denizde, sen henüz kendin değilken, ben farkında değilken …
Şub 23
Eski Şarkılar
Bir gün döner gelirseOna ne söylemeli?– Dersin ki bekleyerek,Kapadı gözlerini.Ya yine o sorarsaBeni hiç tanımadan?Belki bir derdi vardır,Ona kardeşçe davran.Nerde diye sorarsaNe cevap vereyim ben?– Ver altın yüzüğümü,Hiç birşey söylemeden.Ya derse ki salondaNeden yok hiç kimseler?– Açık kalmış kapıyı,Sönmüş lambayı göster.Ya o zaman derse kiNasıl oldu ölü mü?– Belki ağlar, korkarım,Söylersin güldüğümü. Maurice Maeterlinck