En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
Karaosmanzâde Câvide Hayri Hanımefendi’ye Zannetme ki güldür, ne de lâleÂteş doludur, tutma yanarsınKarşında şu gülgûn piyâle… İçmişti Fuzuli bu alevden,Düşmüştü bu iksir ile MecnûnŞi’rin sana anlattığı hâle… Yanmakta bu sagârdan içenler,Doldurmuş onunçün şeb-i aşkıBaştanbaşa efgân ile nâle… Âteş doludur, tutma yanarsınKarşında şu gülgûn piyâle! …
Şub 23
Dinle, yeni şair, eski ozanı,Okuyor yürekten Altun Destan’ı…Deme, “Kopuz kırık, yoktur çalanı!,,Çalgı gönül sesi, kopuz bir ağaç. Kutlu-taş’ı yoksa ilhâmı kutlu,Kanı gür içmezse kımız ne mutlu,Umut bir kanatsa, daim umutlu,Ona ozan derler, yoluna Ortac. Diyor ki: Siz Parnasse, biz Ortac-eri,Bizden olan her fert görür ileri,İğreti sanattan, milli hüneriİstemez yabancı eserlerden bac! Aruz sizin olsun, hece …
Şub 23
Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek,Bizim diyarımız da binbir baharı saklar!Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek,İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar. Sen kubbesinde ince bir mozayik arar da,Gezersin kırk asırlık bir mabedin içini.Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda,Bize heyecan verir bir parça yeşil çini. Sen raksına dalarken için titrer derinden,Çiçekli bir sahnede bir beyaz …
Şub 23
“-Sen kalbsizsin; hani senin gençliğin hayatı?”Aşklarım mı? Bir nefeste solabilen bu şeyler,Bir yanardağ ateşiyle kömür gibi karardı;Şimdi ise yerlerinde bir sıtmalı yel eser. Evet, benim her şi’rimde yılan dişli diken var;Sizler gidin bal verecek yeni açmış gül bulun.Belki benim acı sesim kulakları tırmalar;Sizler gidin, genç kızların türküsüyle şen olun!Varın sizler, onlar ile korularda el eleGezin, …
Şub 23
I Kuru dalı ağacın Artık çok yaşlı, beli solgun Ve yok tomurcuklanmak umudu Böyle bakıyor çocuksuz geleceğine Taş dolu ve güneşle kavrulu kuyuya Dikmiş gözlerini yıllardır Bakmakta gibi bir çöllü Oysa o seçilmişlerdendir Bir peygamberdir o Adı ibrahimdir Gür bir ağızdır o Bid şelale başıdır O kupkuru ve iklimsiz görünen Bir hayat …
Şub 23
I Bir ateşli hastalık Orak ucu gibi geçmiş karnına Bilinmez rahmet saatı Birden çıtçıt – çıtçıt – çıt İsyan davulunu o Asmış boynuna Baktı ki bu ölümün ayak sesleri Daraldı mekan Can çekiliyor ayak uçlarından Tırnaklar soğuyor hücreler sahipsiz kalıyor Ve ömründe ilk kez Başlıyor duaya Bilinmez ne zaman birden açılır …
Şub 23
Cenevre Üniversitesi Dahiliye Kliniği profesörü Dr. Roch ile 1933 senesi yazında Eyüp Sultan’da, Gümüşsuyu’na çıkarken yokuşta tesadüf ettiğimiz mezarların üzerlerinde neler yazıldığını sordu. Taşlarda bazı mısraları kendisine terceme ettim. Mânâlarından çok mütehassıs oldu. “Mezaristan-larınız bir âlem, halkın ölüm hakkında felsefî fikirlerinin bir bahçesi. Bunlar acaba toplanmıyor mu? Buna dair yapılmış bir tedkikat var mı?” dedi. …
Şub 23
I Damlara bakan penceresindenLiman görünürdüVe kilise çanlarıDurmadan çalardı, bütün gün.Tren sesi duyulurdu, yatağındanArada birVe geceleri.Bir de kız sevmeye başlamıştıKarşı apartmanda. ** Böyle olduğu haldeBu şehri bırakıpBaşka şehre gitti. II Bu şehri bırakıpBaşka şehre gitti. * Şimdi kavak ağaçları görünüyor,Penceresinden,Kanal boyunca.Gündüzleri yağmur yağıyor;Ay doğuyor geceleriVe pazar kuruluyor, karşı meydanda. * Onunsa daima;-Yol mu, para mı, mektup …
Şub 23
Oturduğumuz evin karşısında bir küçük kahve vardı; zâbitlerimiz burayı kendilerine mahsus bir kıraathane haline koydular; bütün boş vakitlerini, burada, İstanbul gazetelerini, Ankara’dan gelen ajans haberlerini, kimbilir hangi tarihten kalmış bazı eski risaleleri okumakla geçiriyorlardı. İki muharebe arasındaki fasıla bu ateşli gençler için pek can sıkıcı bir intizar devresidir. Bütün malihulyalar insanı hep bu devrede yakalar; …
Şub 23
“Bu şiiri size adayabilseydim şayet Acım bir nebze olsun dinebilirdi” Ağlasam sesimi duyar mısınız,Mısralarımda; Dokunabilir misiniz, Gözyaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum; Her şeyi söylemek mümkün; Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum; Anlatamıyorum!.. Orhan Veli