En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
Varsa yoksa sokakİnsan o yaşlardaGözü beni görmez olurGece gündüz dışarda. Yok kıl kadar değerim,Öyle olsun!Ben beklerimKısa veya uzun. Oğullar uzaklaşır, kızlar uzaklaşırBir zaman içinde benden,Oluruna bırak, gençtir, derim,Hevesini alsın sokaklardan. Bensiz olamazlar, dönerlerÇok denedim.Ben büyüğüm, affederimBen evim. Behçet Necatigil
Şub 23
Kapıları ölü, sağBütün akrabaya kapalıBir ev bulsak,O ev yalnız ikimizin olsaHep orada otursak. İç içe bu evler, bıktım,Birbirine bağlı.Sözde kalır ayrı evlere çıkmak,Dağ başlarında bile olsaYalan, evlerin yalnızlığı. Bir duruş tazeler eski bir acıyıHortlatır gerilerde bir derdi bir bakış.Bu ev sizin öyle mi?Yanlış! Önceki evlerin üzüntüsü biter mi,Kapıları kapasanız da eser.Kesildiğini sandığınız soluklarDaha da artmışa …
Şub 23
on yılları uçurupyaşlılığa doğru kayarkengerçekten kötütek bir kişi bile tanımadangerçekten olağanüstütek bir kişi bile tanımadangerçekten iyitek bir kişi bile tanımadankayarken yaşlılığa on yıllarıuçurup en kötüsü sabahlar Charles BukowskiÇeviri: Avi Pardo
Şub 23
ben bittim,kulbu bulamıyorum,çok fazla soyulmuşumhiçliğin arka sokaklarında,çok fazla merhametsizakşam geçirmişim, yetmezmişgibi bir takıntı ölümcülkadınlara. benbittim, sarınbeni, paketleyin,Normandy’nin kuşlarınaya da Santa Monica’nınmartılarına fırlatın,artık okumuyorum,artıküremiyorum,tel örgünün üstündenyaşlı adamlarlamuhabbet ediyorum. intihar kompleksimin çözüldüğünokta bu mu?: birinin banatelefonda sorduğu şu soru:Kerouac’la hiç karşılaştın mı? otobanlarda beni geçmelerine izin veriyorum artık.15 yıldır kimseyle yumruk yumruğa gelmedim.gecede üç kez işemeye kalkıyorum. …
Şub 23
Yorgunum, kırgınım, sıkıntılıyım ama,Ondan uzaklarda ölmeği istemiyorum. Ebu’l-Kâsım-i Lâhûtî Aklımdan çıkmıyorsun dedimBaşka türlüsünü yorgunum anlatmayaCahit Zarifoğlu Ve bu yorgun, bu üzünçlü yüreğiBenim değilmiş gibi, benim değilmiş gibiKimse görmeden şöyle bir yol kenarına bıraksam. Edip Cansever Uyumak istiyorum, çok yorgunum,yorgun ve mutluluğum yaralı.Çok yalnızım – en sevdiğim şarkı bileyitti gitti ve geri de gelmiyor.Selma Meerbaum-Eisinger Öyle …
Şub 23
Sayın Cumhurbaşkanı, Merhaba! Bugün Tahran’ın etrafında bir mezarlıktaki kabirlerde soğuk Tahran gecelerini sabah eden erkek, kadın ve çocukların hayatlarına dair sarsıcı bir haber okudum. Şu an tüm vücudum utanç ve buğz ile dolu. Size yazdığım bu mektup vesilesiyle, bu coğrafyada otuz küsur yıldır sorumluluk üstlenmiş herkesi bu utanca ortak etmek niyetindeyim. Biliyorum ki birtakım siyasetçiler …
Şub 23
Herhalde yeryüzünde diline en saygısız, en hoyratça davranan toplum bu toplumdur. Dili götüren edebiyattır. Bugün Türk Edebiyatı’nı okumak, anlamak imkânsız bir şeydir. Farklı bir dil olarak çıkıyor karşımıza. Yakınlarda yazılmış eserleri bugünün nesilleri anlamıyor. Bugünün gençleri demek de istemiyorum, genç denince ne akla gelir? 18 ile 25 yaş arası gençtir. Ancak 40-50 yaşlarındaki adamlar da …
Şub 23
Gündüz sende dinlenen hayalinYol ve gece korkusu bilmeden,Bana gelir, geceleyinBu öyle sürecek senden habersiz,Günlerin sona erdiği geceHayalin beni bulamayacak;Gece yolcusu bütün hayallerinİstanbul sorumlusu Yahya EfendiyiÇarşamba semtinde arayarak,Gözlerime ne olduğunu soracak.Hayalin hafifçe gülümser gider;Ne yağmurda ıslandığı görülmüş,Ne de beyazda karla örtülüdürDolmabahçemi, Unkapanı mı,Güzergah belirtilmeden,Bana tek söz etmedenSadece gülümser, döner ve gider;Hayalin her olağanüstü güzel,Seni ilk tanıdığım …
Şub 23
Büyük bir uykunun mevsimidir kış. Yalnızca doğa değil, insanoğlu da onunla birlikte bu uykuya hazırlar -bedenini değilse de- ruhunu. İlkbaharın sağaltıcı neşesi, yazın baştan çıkarıcı enerjisi ve sonbaharın hüznünün ardından, kış bir teselli gibi geliverir. Şimdi ruhu uykuya yatırma zamanıdır. Uyumanın ve unutmanın zamanı… Tıpkı Ahmet Muhip Dıranas’ın da dediği gibi “Beyaz dokusunda bu saf …
Şub 23
Köyden istasyona giden yol, eriyen karlarla diz boyu çamurdu.İki mızrak boyu yükselen güneş, tarlaları hala örtenkarların üzerinde pırıltılarla ve göz kamaştırarak yanıyor, fakatyoldaki pis su birikintilerine vurunca donuk sarı bir renk alıpboğuluyordu. Kocaman ve altı çivili kunduralarını çıplak ayaklarına geçirmişolan küçük Hasan, sağ koluna aldığı güğümü, ara sıradinlenerek sürüklemeye çalışmaktaydı. Bazan sol elindeki çinkomaşrapayı yere …