En çok yorum alan yazıları
- Bize Kalan Nedir Söyle — 3 yorum
- DEPREMDE GÖRDÜKLERİM — 3 yorum
- Ayrıldığımızda İkimiz — 2 yorum
- Son Hatıra — 2 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
Beni koydukları zaman toprağa,Başında bembeyaz sarık, bir hoca,Yabancılar gider gitmez uzağa,Yaslansın çömelip orda ağaca. Her mezar başında artan hevesle,Ruhuma bir “Yasin” okusun, sesle,Bu son benzeyişim olsun herkesle,Bütün arzum budur olup olacağı. Dinlendirmek için orda başımı,Ne adımı yazsın ne de yaşımı,Bir koyan olursa eğer taşımı,Üzerine bir “Ah” çekin Arapça. Ahmet Kutsi Tecer
Şub 23
Sevmeliyiz mezartaşlarını biz,Çünkü yalnız onlar bizi yâd eder.Şüphesiz onlardır en saf ve temiz,Ardımızdan varsa duyanlar keder. Her sevginin artık çözüldüğü gün,Alınlarda matem, yüzlerde hüzün,Bizi yalnız onlar tanır gündüzün,Geceleyin onlar kalır beraber.. Bütün derdimizi alıp bağrına,Bizden yalnız onlar kalır yarına,Ay ışığı düşse omuzlarına Ahmet Kutsi Tecer
Şub 23
“İhtiyarlıyoruz!” demez miydim sana?“Yüz göz buruşur, sevişenler ayrılır!”Demez miydim? Al işte geldi o günler!İşte ağardı saçlarımız, kocadık.Nerde ağzının o eski güzelliği!Hani türlü diller döken aşıkların?Bir mezar gibisin sen artık, bakmadanGeçip gidiyoruz kibirlim, önünden. Rufinus
Şub 23
Zûr-ı kürekle geçdi bütün birden âşinâ Bu rûzgârda olmadı hiç yelken âşinâ * Şitâda Tırsîyâ irler gibi kapu dolaşmakdan Olup bir külkedisi evde hayrân olmamuz yeğdür * Bir tulum peynir yapayum diyü çok sa’y eyledüm Süd suluymuş Tırsîyâ yayıkda ayran oldı hep * Şitânun ortasına irmedi kömür bitdi Soğuk edâlara bir dalya kardur bâ’is Gelmedin …
Şub 23
Bir meyhane buldum,mezarın karşısında.Beni ararsan,ya or’dayım,ya tam karşında. Aşkım, aşkın cânım,ben içerdim, or’da ben aşkını. İçerdim Dünyâmı, Anamı. Taşın suyu yok. Sıktım, biliyorum. Seyhan Erözçelik
Şub 23
her şey, olduğu gibi, kalsaydı. Fal, açıldı. Söz, bozuldu. Yağmur taşı!Yağmur taşı!Yağmur taşı! Taşı . . .Taşı . . .Taşı . . . Seyhan Erözçelik
Şub 23
Düşen yapraklar gibirüzgârla savruldum.Vedans ettim meltemle.Sessizlikteyapraktan yaprağa savruldumçimlerin yanına ekilibaşaklarla dans ettim.Kuşlar karnavallarınadavet ettiler beni.Yollarda yürüdüm,bulutlarla uçtumve düştümgelinciklerin yanı başınamezarlıkta. Behruz Kianeşideler / şiirden yayıncılıkTürkçeleştiren : Volkan Hacıoğlu
Şub 23
Üzümler halen dallarda,ulaşılamayacak kadar yüksekte.Kaybettikbahçedeki müziği.Kendimizi arıyoruz fakatbulamıyoruz ruhumuzu.Güneş batmak üzere.Gece ilk defa inecek.Bütün sokak lambaları çalınmış.Karanlıktabahçe gökyüzünden sarkanbir ipte asılı. Bulutsuz, karsız gökyüzü.Bahçeye geri döndük.Belkisabah geri dönecek.Hırsızlar sokak lambalarını geri getirdilergece bir daha asla gelmeyecek.Kapı açıktı,bahçeye girdik,birer üzüm kopardık.Ellerimiz kırmızı.Gençliğimiz bahçeyi ebediyen terk etti. Behruz KiaÇeviri: Volkan Hacıoğlu
Şub 23
Umutla beklenti arasında büyük fark var. İlk başta süreyle ilgili olduğunu düşünmüştüm, umudun daha uzaktaki bir şeyi beklemek olduğunu. Yanılmışım. Beklenti bedene ait, umutsa ruha. Fark bu. İkisi birbiriyle temas ediyor, birbirini tetikliyor ya da yatıştırıyor ama her birinin hayali farklı. Bir şey daha öğrendim. Bir vücudun beklentisi bir umut kadar uzun sürebilir. Seninkini bekleyen …
Şub 23
Ayrılığın iki kıyısındanBirbirimizi çağırdık.Ellerimiz ayrılıyor,ruhlarımız,derin bir bezginlik icinde.Kuşlar, birbirini geçerek dudaklarımızdan uçtu.Kelimelerin, rüyalarıma yağmur gibi yağdı.Ufukta oturduğunu gördüm. Behruz Kia