En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
… Bir şey yağıyordu babaya, bir şey: kara buğday, ölmüş kelebek, bir ikindi sessizliği ya da. Baba sanki durmuş bir saat, hışıltısı dinmiş bir akasya. Olduğundan zayıf, olduğundan kara, olduğundan tenha. Ne düşünüyordu baba, üzgün uzun baba, parkede bitmiş apansız bir gülü mü seyrediyor, o güle uzanacak babaa! babaa! Birgül Oğuz / Hah *** Bu …
Şub 23
Bazı insanların hayatlarının ortasına kaderleri bomba gibi düşer. * Henüz aşk ona tokadını atmadı. Aşk Dostoyevski’nin acıya hazır hâle gelmesini bekliyor. Aşk, kafası karışık bir entelektüele değil, acıyı yüz hatlarına yedirin bir adama nefesini üflemek istiyor.…“Gençliğim üzüyordu onu açıkça.”…Anna gerçekten sevmesini biliyordu. Sanki yirmi yaşında olan Dostoyevski’ymiş ve kendisi kırk dört yaşındaymış gibi mücadele ederek …
Şub 23
Öfkeli bir deniz gibiÜstünden atma beniYazdığın gibi silme Yumlama parçalamaNe yapsam kırılmaz diyeİtme koca dağlardanGidip gelip ağlatma Bu bensiz yapamaz deİçinin derinlerine saklaGösterme kimseye beniGönlünde tut bırakma Kuşlara parçalatmaÇöllere koyup dönmeGözden çıkarma beniTam her şeyimi aydınlatırkenYeter bu kadar deyip sönme Bir gidip bir gelipÇocuk gibi oyalamaKorkutma yıldırma beniBeni sakın bırakma Afşar Timuçin
Şub 23
Solmamıştık daha çağla zamanlardısiz ikiniz getirdiniz kücük kızlarbirinizin iri mavi komik bakışlarıöteki sessiz edilgen mavi, taklidini yapardı dünyanındönülmez yerlerden Ulvi Uraz esintisiabla kabuğum içinesığdıramadığım neşemüzik odasında kaçak dakikalarpencerede diz boyu çayırlaarka bahçe o günlerden bu günleresiz neyi taşıdınızben neyi taşıdım? vardı bir şeyler elbetteo zaman da vardıama Afgan şehirlerimasal olmamıştı dahaIraklı çocuklar, anneleri…Irak kül, Irak …
Şub 23
hüzün çocuklar için arada bir, yaşlılar için sürekliatılan ağı dolduruyor ırmakbalığı deniyor terziyüreğini iğnesinden kurtarıp pazarlarıben sevgilenmeyi denerdim, bıraktım şimdigerçek derliyorum, ipe diziyorumbeni doğrulayanı seçiyorumbir o kadar beni doğrulamayankuşkulansam, kuşkulanmıyorum o zamancaymıyorum kendimi doğrulamaktan bir atlayıp iğnemi bir batırıyorumterziyim hafta başı balığa çıkamayan göğü atlıyorum. geniş göğü,ferah balkonları atlıyorummutlu çocuk yüzlerini atlıyorumatlıyorum suyu, soluyan diri …
Şub 23
seninle karşılaşıp solduğum andı ölüm yüzüne baktığında tutuşup yandı ölüm çoğaldıkça çoğalan bir sevda ülkesinde ellerine dokundun; sana inandı ölüm o efsunlu, yağmurlu, hercai gözlerinden uçan kelebekleri mutluluk sandı ölüm akkor dudaklarından ağı düştü içime yollarında yürürken sanki insandı ölüm viran eylediğin gün yorgun hayallerini ayrılıkla, hüzünle, aşkla sınandı ölüm bir ömür vuslatını bekledi boynu …
Şub 23
Hutbede Hoca efendi, Peygamberimizin; “Allahım ürpermeyen kalpten, doymayan nefisten, kabul olunmayan duadan, fayda vermeyen ilimden ve bu dört şeyden sana sığınırım.” Hadisini zikretti. O sırada bu hadisin “ürpermeyen kalpten” ifadesinden gözyaşı dökerken, bir yandan da; ‘yanımdaki namaz kılan biraz ileri gitse ya, duvarın dibine sıkıştım’ diye düşünüyordum.
Şub 23
Bir çiçek gibi görünüyor, fakat değil Sis gibi görünüyor, fakat değil. Tam geceyarısı geliyor, Sabahleyin gidiyor, Çok sürmeyen yaz düşleri gibi geliyor Ve sabah bulutu gibi gidiyor: Onu bulmak ne mümkün. Po Chu-I Çeviri:Erdal Ceyhan
Şub 23
Biraz önce senin dağdan aşağı gittiğini gördüm Batan güneşin altında küçük kapıyı kapattım Gelecek ilkyazda elbet çayırlar yeşerecek yenidenAma bir daha dönecek mi uzaklara giden? Wang Wei
Şub 23
Tam yirmi bir yaşımda işittim Akıllı bir adamın dediğini: “Tacını, tahtını, malını mülkünü ver de Fakat sakla beynini kendine İncilerini dağıt, elmaslarını Fakat düşlerinden vazgeçme.” Ne yazık ki yirmi bir yaşında Kavak yelleri eser insanın başında. Tam yirmi bir yaşımda Bilgenin yine dediğini işittim Göğsünün altında çarpan kalp Boşuna verilmemeli Niceleri iç çekerek bunu ödedi …