En çok yorum alan yazıları
- Bize Kalan Nedir Söyle — 3 yorum
- DEPREMDE GÖRDÜKLERİM — 3 yorum
- Ayrıldığımızda İkimiz — 2 yorum
- Son Hatıra — 2 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
Çağdaş şiir geldi kelimeye dayandı. François Villon’dan, André Breton’a, Henri Michaux’ya bir çizgi çekelim, bu işin nasıl bir evrim sonucu doğduğunu göreceğiz. Çağdaş şairler kelimeleri bile sarsıyorlar, yerlerinden, anlamlarından uğratıyorlar. Bu böyleyken, bizde hâlâ folklora, halk deyimlerine şiirlerinde fazlasıyle yer veren şairlerin kısır bir yolda oldukları sanısmdayım. Çünkü folklorda şiirin bugünkü entelektüel niteliğini taşıyacak …
Şub 23
sesinin kınında bekleyen akşam gözlerindeki nazara kurşun döktüğüm kelimeler kuraklığın derinliğinde hileli beyazlık rüyaların asılsız eteklerinde kamaşan su seni bana kavuşturan aşk mürekkebi kör eder kelimelerin gözlerini kalbim beyanımdır gitmeye duran kanda kurutulan veda sözleri nice söylense hiç söylenemeyen kısa süren aşkın uzun vedası sönmemişken gözlerimizde ilk günkü gibi tutuşan fer yolunu bekletir bitmemiş ferman …
Şub 23
İstanbul’un kapısı hala Haydarpaşa’dır. Bir şehir nereye kapı açar, bir şehrinneresinde kapı açılır diye aklınıza getiriyorsanız, Haydarpaşa’da akrarkılmanız kaçınılmaz olacaktır. Trenden inersiniz, gar binasından geçersiniz vemerdivenlerde bir an durup bakarsınız, işte o an kapıda geçtiğiniz andır, sizeuzaktan baka biri, bu şehre kaçıncı kez geldiğinizi, kaçıncı kez o kapınınhayatınızın bir sınırı olarak ardınızdan kapandığını anlayabilir. O …
Şub 23
Erkenden aşındırır aşkını Odaların köşelerine zamansız oturur Duyarsa bir çocuğun Oyundan çağrıldığını Başının her seferinde döndüğü kumarı Gönlünü bir tarzla kurularken kazanır Anlarsa yenilen bir kadının Darda kaldığını Kendi kendine ardaşak kaçağı Arada bir bakınır ne yaptığına Süresiz kapılır tablolara yangelir Ve oturdu mu bir masaya Hakkını verir çay içmenin Bu adam kitapların uçlarına Çizilmiş …
Şub 23
evimi bir sokakla aldattım, üstümdeay var bu gümüş semtinde bir sokağınüçüncü katıyım, deniz bana bakıyor,ben artık yalnızca denize karşıyım üstüme gelme ay hanım, Kuzguncuk otelindeiyilik katına çık, senin konukların ağır,ben bir anıyı ağırlamakla geçen hayatlardanım ruhumun bir otelde ilk kalışı buaynı, oda, aynı yatak, aynı aynadabirbirimizi ilk görüşümüz, başka veda yok,üstümdeki yabancıyla uyumalıyım ruh semtinden …
Şub 23
Cümleyi nereye kuralım, sokaklar hayli eski,yenisi fazla evlerin odalarından geçtim, cümlekapıları bile yok! Balkonu kursak da önceyükseğe çıkarsak cümleyi, temiz bir dizeçıkmaz ya kirli bir cümleden:Balkon, evlerin yenihayvanı güneşe çıkaralım onu, cümleyi desokağa salalım ki sıyrılsın bütün imalardancümlemize sayıklayan o hayvan! Güneşe,yağmura çıkmayışımızın sebebi o da,bulutluoluşumuz cümlenin tabiatından, göğe erken mibakmışız gönlümüzde bir ima battı, …
Şub 23
Soğuk suda çarpa çarpa yıkadımYüzümün niyeti bir aşk şiiri AyçiçeğiGümüş çiçeği, Kavun Karpuz MevsimiÇiğdem: yağmur sonu çiçeğiİlk cemreden sonra bulduğumuz çiçekler Gül güldür, Gül de güldürBen bu kadar anlarım bu işten Ekinler sarardı biçtik güz geldiEskiden sevdiğim kızlar çiçeğiÖpemedik birbirimizi işte bunun çiçeğiTay gibi dururdu tay gibi bir kız çiçeği …
Şub 23
I Sokağa çıkacağız,sorumsuz güz çırpınırkenbir kepenkte. Büyüsek deyeni olduğunu savunacağızevrimin.Uzadığını düşleyeceğiz, sokağın,çoğaldığını, dar, bir geçenekgelişimi içinde karıştığınısarmaşığa. Sıçradığını çamurla,bulaştığını kararsız bir adıma,girdiğini içeri,ürkütücü, yıpratarak, içeri. Sokağa çıkacağız,tamlâmbaların yandığı an: Susacağız,susarsak. II Gece bir dolama gibi düşecek,ilkyaz sıyrılırken maviden. Toprağa çıkacağız,sürgün.Yırtılan güllerin arasında,çoğu kez,tutamayacağız kendimizi,yürüyeceğiz.Boynueğik yivlerine alışacağızsağanağın. Çoşkuhafif tüyünden işleyecek içimize. III Güneşe gideceğiz. “Sev bizi” …
Şub 23
Hangi kapıdan girsekbir üçgen kuruyoruz seninleikimiz sığamıyoruz bu odaya,bir fol düşlemek gerekiyorkesintisiz ötekine. Uzaktakibir dost, yakındaki bir eşya,içimdeki kangren yaklaştırıyorkafandaki duvarı kafamdakiduvara: Ne yapsak toplanıyor,benden çıkartıyoruz bağrımızdakiseni. Le Rouge et le Noir: Aradaki romansfarkı bu. Üşenmesek yakmaya sobayı,bir çay demleyebilsek uzun kıvrakgeceye, huysuz uykusuz sevinebilsekikimizde azalan kırbaçsı yalnızlığa… Şimdi kar yağsa, üşüyorum desem,eldivenim atkım olur …
Şub 23
Sevgilim çocuklarbencilliğin kuyusuna düşmedendüş gömüsü masallarınızınsevgiyi öğretmelisinizfotoğrafını çekmelisiniz yanıp kül olmadanson kırıntısı. Böyle değildi büyükler çocukkenhangi kıyımda kalmıştır bilinmezsolgunlaştı yeşil saçlı peri kızlarızamanı tomurcuklandırırken evrenunuttuk ebruliyibahçesinde kara üzüm, dutpırtlatan bal masalı bir de. Hep böyle gülemezsinizağaçlara tırmanmanın çağı da geçerönce pembe bir bulut geçer sevdanızın üstündenher zaman dirimi ansıtmaz yağmuryağmurla gelen günler. Günlerin sabahını anımsayın …