Şiir Antolojim

En çok yorum alan yazıları

  1. Son Hatıra — 2 yorum
  2. Hüzünlü Bahar — 1 yorum
  3. Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
  4. Çamur Etkinliği — 1 yorum

Yazarın yazıları

Hilminin Çocukluğu

Hilmi diyor ki yeminlerBana çeşmeleri hatırlatırTabut kalın ciltli bir kitaptırSenin de çocukluğun bir ceviz tabut muyduUsulca bırakılan denize? Hilmi diyor ki benUcuz hüzünler kiralardımAlyanak bir kulakcıdanGök binlerce mavi şapkadırSenin de şapkan mavi miydiO günlerde? Hilmi diyor ki annemÇiçek işlemeli bir lambaydıKarartma gecelerindeSen de denizleri anlıyor muydunYatağa girmeden? Hilmi Yavuz

Furuğ Ferruhzad ve Hamid Musaddık’ın şiirlemeleri!

Hamid Mosaddık Yazdı: bana güldün ancak bilmiyordunben nasıl korkarak komşunun bahçesinden elmayı çalmıştımbahçıvan peşimden hızla koştu benimelmayı senin elinde gördühışımla baktı banaısırılmış elma elinden düştü yereve sen gittin ancak hâlâyıllardır benim kulağımda usulcasenin adımlarının hışırtısı canımı acıtırve ben düşünürüm hepneden bizim küçük bahçemizde elma yoktu, neden! Sonra Furuğ şöyle yazdı: ben sana güldümçünkü biliyordumsen nasıl …

Devamını oku

Dokunma Korkusu

Dokunmaya kıyamıyorum sana çimen sana gelincik sana mine çiçekleri sana sümbül Öyle masumsun ki kırlangıç sana getirsin diye gülümsememi bu sevdalı rüzgara veriyorum  Öyle sevdalısınız ki ormanlar dağlar karıncalar ve sen kapımın önünden akan dere  Dokunmaya kıyamıyorum size çakıllar güzelliğiniz var ya var ya bu suskunuz Yanaklarımı veriyorum kulaklarımı senin bahar kokulu esintine sabah serinliği …

Devamını oku

Suyu Bulandırmayalım

suyu bulandırmayalımaşağılarda bir güvercin su içiyorya da hoş uzak bir köşede bir sığırcık kanat yıkıyorya da köyde bir testi doluyor suyu bulandırmayalımbelki bu akan su gidiyor ayağına bir kavağınyıkasın diye bir kalbin kederinbelki bir dervişin elikurumuş ekmeğini suya banmıştırgüzel bir kadın su kenarına gelmiştirsuyu bulandırmayalımgüzel yüz ikiye katlanmış! ne içimli bir sune kadar duru akıyor!yukarı …

Devamını oku

Ayaklar

Ayaklar, çeşit çeşit kunduralar içinde.Ayaklar, yarı çıplak, paçavralar içinde. Ayaklar, odalarda, bir çift yavru güvercin.Tutup avuca almak, okşayıp öpmek için. Çocuk ayacıkları, o başkalık, tombulluk,Henüz yere değmemiş, daha pespembe, yumuk. Yolculuk nasıl geçti?.. Ne oldu? Ne de çabuk?Teneşirde ayaklar, mosmor, taş gibi soğuk.Ziya Osman Saba

Yayla Dumanı

Gümüş bir dumanla kapandı her yer; Yer ve gök bu akşam yayla dumanı; Sürüler, çimenler, sarı çiçekler, Beyaz kar, yeşil çam yayla dumanı! Ben de duman olsam senin yerine, Dağılsam dağların şu mahşerine; Güzelin saçına ve gözlerine Ben girsem, ben dolsam yayla dumanı! Beni içerine aldın dağ gibi, Doldun gözlerime bir rüya gibi; Bende güneş …

Devamını oku

Seviyorum

İnsanoğlu aşkı doğduğunda getirirAma iş güç,Para pul,Ve buna benzer bir sürü şeyKurutur gönlünüzün verimli toprağını.Yüreğin üstünde beden giysisi vardır,Bedenin üstünde de gömlek.Ama iş bu kadarla kalmaz.Adamın biri,Bir salak-Bu gömleğe kol kapağı takmış,Göğüs kısmını da kolalamıştır.İnsanoğlu yaşlandıkça fikir değiştirirKadın süslenirMüller jimnastiğine başlar erkek.Ama çok geç.Deri kırışıklarla dolmuştur.Aşk çiçeği açar,açar,Ve solar. Vladimir MayakovskiÇeviri: Bertan Onaran

Saray Köftesi

Cebinde parası yok ama yoksul değilİleri görüşleri var okumuşluğu yokCanı hürriyet çekmiş saray köftesi yiyorKoca bir konağın iç odasında Bin dokuz yüz beşte istanbul’u düşünüyor Bin dokuz yüz beşte istanbul’da Bir semai kahvesinde şiir okunuyor.Siz de okuyun o şiir güzelEfendim kim demiş üftageganında muhabbet yok Bin dokuz elli üçte istanbul’daEvin küçük beyi saray köftesi yiyorSiz …

Devamını oku

Tereddüt

Sarâhaten acaba söylesem darılmaz mı?Darılmak âdeti bilmem ki çapkının nazı mı?Desem ki: “Ben seni…” yok, dinlemez ki, hiddet eder.Niçin? Bu sözde ne var? Sanki hiddet etse ne der?Desem ki: “Ben seni pek…” ya kızar konuşmazsa?..Derim: “Bu çektiğim insaf edin, eğer azsa?..Desem ki: “Ben seni pek çok…” hayır, kızar, bilirim.Tereddüdüm acaba hiddetinden az mı elîmDesem ki: …

Devamını oku

Bıçak

bendim şehre duyulmamış öyküler anlatannereye gittiğini bilmeden bindim gemiyesoğuktu, ıslaktı, karanlıktı gözlerimi kapadımuyuduğum yalnızlığımmıştrenlerde tabut taşıma tarifesinin olduğunuöğrendiğim gün yalnız kaldımoturup bir evin kiremitlerineyıldırım bekledimfazladan boş bir sayfaydım kitaplarda ne zaman kuracağımı bilmediğim bir düşe inandımboyum yetişmiyor çivilereçivi dedim debilmiyorum hala yüzümdeki yaranın adınıkörsen renkler giyme derdi annem“gülüşünü zedeler”bildim mat bir yalnızlıktı benimkisisiz ne kadar …

Devamını oku