En çok yorum alan yazıları
- Son Hatıra — 2 yorum
- Hüzünlü Bahar — 1 yorum
- Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
Bir tavşan kadar ürkekti yüreğin Kabaran deniz dalgaları gibi coşkulu… Birden şavklandı yarı karanlık oda Nemli teninde canlandı Parmak uçlarımın ölü dokusu. Dudaklarından içtim kevser şarabını Sen, seni keşfetmenin hazzını tattırdın Bana, ben olduğumu sen yaşattın. Sen imzaladın Kimliksiz otel odalarının Doğum kağıtlarını. Bastığın yerde otlar yeşerir, Topuk çukurlarında Kuru ağaç dalları göverir. Sen güldüğünde, …
Şub 23
Nâm ü nişane kalmadı fasl-ı bahârdanDüşdü çemende berk-i diraht i’tîbârdan Eşcâr-ı bağ hırka-tecrîde girdilerBâd-ı hazan çemende el aldı çenârdan Her yaneden ayağına altun akup gelürEşcâr-ı bağ himmet umar cûybârdan Sahn-ı çemende durma salınsun sabâ ileAzadedir nihâl bugün berk ü bârdan Bakî çemende hayli perişan imiş varakBenzer ki bir şikâyeti var rüzgârdan Bâkî
Şub 23
Zülf-i siyâhı sâye-i perr-i Hümâ imiş İklim-i hüsne anın içün pâdişâ imiş Bir secde ile kıldı ruh-i âftâbı zer Hak-i cenâb-ı dost aceb kîmyâ imiş Âvâzeyi bu âleme Dâvûd gibi sal Bâki kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş Görmez cihânı gözlerimiz yârı görmese Mir’ât-ı hüsni var ise âlem-nümâ imiş Zülfün esîri Bâkî-i bîçâre dostum …
Şub 23
Âlâyiş-i dünyâdan el çekmege niyyet var Yakında adem dirler bir şehre azîmet var Uçdı bu fezâlardan mürg-ı dil-i nâlânım Ârâm idemez oldum efkâr-ı seyâhat var Nûş eylese bir âşık tâ haşre dek ayılmaz Bezm-i feleğin bilmem câmında ne hâlet var Bu hâlet ile ey dil sağ olmada âlemde Derd ü gam-ı dilberle ölmekte letâfet var …
Şub 23
Yaralıyım Dilimde titreyen türküVay le le can Rüzgârı portakal bahçelerine sürüklüyor Yol uzun ay aydınlık Vay le le can Söğütleri geçip geliyorum kapınıza Dudağımın ucunda kuru ayaz Yüreğimde gümüş hançer Aşk kırgınıyım – yaralıyım Görüyor bunu kırmızı rüzgâr Sevgilim can burcum Bu çatal yürek senin için çarpıyor Öyledir işte Öyledir benim sevdam Bir kuş uçuşu …
Şub 23
Madrid’de kahvehaneyi gördüm ki havradır, Bir yerdeyiz ki söz denilen şey palavradır. Dalmış gülüp konuşmaya yüzlerce farfara, Yorgun kulaklarımda sürerken bu yaygara Durdum, hazin hazin, acıdım kendi halime Aksetti bir dakîka uzaktan hayâlime, Sakin Emirgân’ın Çınaraltı’nda kahvesi, Poyraz serinliğindeki yaprakların sesi. Bazen gönül dalar suların mûsikîsine Bazen Yesâri hatlarının en nefîsine. Yahya Kemal Beyatlı
Şub 23
Sen şimdi sabrımın taşını yuvarlarsınuzatırım saçları, tırnakları, anları beklesem büyür müsün sen çocuk? ırmaklar genişliyor, dallanıp budaklanıyor ağaç… Sen şimdi sabrımın taşını yuvarlarsıngizime bir ilmek daha atarım ben böylece bir kakül iner o çıplak alına alın o ki saçtan kırışmaz zerresi kırışır seni beklemekle geçen zaman belki hiç gelmezsin! Sen şimdi sabrımın taşını yuvarlarsınbir yeti …
Şub 23
Felsefe Denize yakın oturuyorum, evdenGeldim, birkaç dergi kitapAldım yanıma, kuşları çağırdımYorulup konmuşlar tele Kötü alışkanlıklarım yok, sessizSedasız okuyorum denizi, taşı,Deniz kabuklarını, kamaşıyor gözümGüneşin terazisinde, akşam saatlerinde Felsefedir bana çiçeğin açmazıTaşın uğultulu sesi, rüzgârın çıkrığıİnsan her zaman yalnız kalmazBütün tabiat dolar içeri Gül göçüğü Bilmiyorum, gülün sesi var mı? Dokununca ‘eyvah!’ desin istiyorum. Gül yetiştiricilerini tükettik. …
Şub 23
Eyâ peri nicesin hoş musun safâca mısın Gele berî nicesin hoş musun safâca mısın Şeker dudaklı kamer yüzlü serv boyluların Semen-beri nicesin hoş musun safâca mısın Bahâr-ı hüsn ü behâda belâlı bülbülünün Gül-i teri nicesin hoş musun safâca mısın Bizimle bir nefes insanlık eyle soruşalım Gel ey perî nicesin hoş musun safâca mısın Sefer kalıp …
Şub 23
Hep böyle şaşırıyorlar Kanatlarında ıslak bulutlar Gelip güneşe konuyorlar Kim biliyor içinizde sevmeyi Şöyle kocaman. Korkmadan konuşmadan Bana yardım et diyor Bu duran günün ortasında Beklemenin ardında ve ötesinde bir şeyler var Konuşamıyoruz. Önce bitmeyecekmiş gibi geliyor Kulağa söylenmişçesine Bir araba iniyor yokuş aşağı Atları insanları geride Sana bu sıcağı anlatmalıyım O kapının rüzgarda inatla …