En çok yorum alan yazıları
- Bize Kalan Nedir Söyle — 3 yorum
- DEPREMDE GÖRDÜKLERİM — 3 yorum
- Ayrıldığımızda İkimiz — 2 yorum
- Son Hatıra — 2 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Tem 21
Dünyanın öbür ucunda bir yerdemavi bir kervan laternalar içinde samanyoluna giderbir saman parçası savrulur, bir tarlakuşu uçardolaşırım tahtabacaklı bir atla: ben,senin sokağını ararım…penguenler bile bilir seni sevdiğimi…hayat bir gül yarasıdırher şeyde seni görürümve dünyanın öbür ucunda bir yerdeaşk vardır… kısacık da olsa…Dünyanın öbür ucunda bir yerdehayal kura kura gelirim ilkyaz tarlalarındanbir berduş gibi ilkyazdan sarhoş …
Tem 21
/siz de biliyorsunuz‘hüzün’ bu yıl yine moda çocuklar/ cumartesi olanca buğusuyla yayılıyorkeniğde dallarına, nar kırmızısı sıcaklığıyla örtülücaddelerden, kaldırımlardan sokak aralarınasızıpkara kavruk kadınların ve tezgâhtarlarınellerindebir tomurcuk, bir orkide çiği oluveriyor. /hüzünmonepeto değil çocuklar/ yorgun, pazar çantalarını kavramış bileklerince, ola ki nazenin bir gülümseyişitemiz giyimlilere değil, biliyorsunuzkravatla, fularla elma satılmaz çünküyitmişlere, kumaş tüccarlarına, küfürbazlarayüzlerine bile bakmadanbir file …
Tem 11
içim açılıyorpilav kokan koridorlardagrand-courr’a çıkıncaiçim kapanıyor ebedî vakanstaçocuk olamayacaksın artıkallâsmarladıkneuf-cent-dix-neuf Asaf Halet Çelebi
Tem 11
Batıya doğru sıradağlarına kavuşuyor açık deniz.Çıldırtıyor bizi solumuzda esen lodos,bu, eti kemiğinden ayıran rüzgâr.Çam ağaçlarının, harnupların arasında evimiz.Kocaman pencereler. Kocaman masalaryazmak için sana seslendiğim mektupları:Aylar boyu yazdığımız ve ayrılığı dengelemek içinayrılığın yüreğine attığımız mektupları. Sabah yıldızı, gözlerini indirince sen,yaraya sürülen yağdan daha tatlıydı,daha neşeliydi damağa değen soğuk sudandaha durgundu kuğunun kanadındansaatlerimiz.Senin avucundaydı yaşamımız.Acı ekmeğinden sonra …
Tem 11
Ayak seslerimiz duyulmayacak o karşılaşmada… Ruhlarımızı kaybetmişiz de(Yürüdüğümüz sokaklarda, gecelediğimiz evlerde)Onları arıyoruz sanki…Sanki sokaktan eve dönüp ışıkları yakmışKonuşuyoruz, eskiden olduğu gibi — dolaşarakYa da bir gürültüye kulak vermek için durarak. (Küçük gürültüleriz biz, gürültü ederiz,Küçük kanatlarız biz, havaya çarparız…) Birbirimize dokunur sonra uzun zaman susarızYüz yüze eğilip birbirimizi tanımak için. (Sonu olmayan gizli bir ilişkidir …
Tem 11
Ağlayarak yürüyor bu adamkimse bilmiyor neden ağladığınıkimi yitik sevgililer için diye düşünüyoryazın deniz kıyısında gramofonlarlabize nice çile çektiren sevgililer benzeri. Kendi gündelik işleriyle ilgileniyor kimileri:Eksik kâğıtlar, büyüyen çocuklar,güçlükle yaşlanan kadınlar.Onunsa iki gelincik gözü varbaharda toplanmış gelincikler gibive göz kıyılarında iki kaynak. Sokaklarda yürüyor hiç uyku girmiyor gözlerinearşınlıyor dünyanın sırtındaki ufacık dörtgenleriartık hiçbir anlamı kalmayansınırsız bir …
Tem 11
Akşamın alacakaranlığında dolaşırken… (Işığın belirsiz bir hüzünleSıkıcı bir şey gibi üstüne yüklendiği saatte,Sanki kaybettiğin bir şeyi bulamıyormuşcasına —Ne olduğunu açıkça bilmediğin — ne zaman, nerede —İçinde bir kuşku yalnız, kaybettiğin şey seni görüyor da,sen onu göremiyorsun diye.Üstüne çullanan bir ağırlık sanki, yattığın zaman,Birini öldürmüşsün de, bunu bilmiyormuşsun gibi.) Birden bir gövdeye takılır ayağın… (Gözlerin kapalı, …
Tem 10
Annem’e karşıdan karşıya geçerkeneli bırakılan çocuklardıko insan kalabalığındakison gülümsemesiydi annemizin Zafer Ekin Karabay Nedense aldanmış ilk gece annemEfsunlu bir gömlek giydirmiş banaİşte vuramadı gökler bana gemDinmedi içimde kopan fırtınaNedense ilk gece aldanmış annem Sezai Karakoç Yarısını tuttumçocuk doktoruolmamı isteyen annemehasta yatağında verdiğim sözündoktor olamadım amaçocuk kaldım Sunay Akın Hans’ın, bana göre bir eş olmadığınıDüşünüyorsan anneciğim;Tüm …
Tem 04
hüznün damlalarıdır sevgime yağandolduğunda çatırdayan kalbim uçurum yarıklarıyladilim dilim kesilmekte gözbebeklerimsarkarak toza bulananişte o zamanışığına dolanıp düşlerinin göğsüne yatardımkarışık sesinle kanat çırpardı sesimellerine erir karışırdım ıslaklığınaeğirmek isterdim kestane saçlarını iğle saçlarımazorlu anlarımda çıkıp gelirdin hep yanımaeziyetle yürüdüğün yeterdökünüyorum yorgunluğunu bedenimesarnıçlarda yağmurlar dinlenirken senin için anne, gül et beni kederine Kaan İnce
Tem 04
Bir taş atarsın, taş nereye düşerseMutlaka bir köşebaşıdırÇünkü yüreğin daralmıştır ve kıştırKullanılmamış bir sicim gibidir soğukİşte bak her kestaneciye sapsarı bir köşebaşı kalmıştır. Şimdi bir şamandıra denizin yüzündeDurulmamış bir anı gibi kendini salmıştır. İçimizde birbiriyle konuşan yaprak bolluğuYalnızlık bir başına kalmıştır. Edip Cansever