En çok yorum alan yazıları
- Bize Kalan Nedir Söyle — 3 yorum
- DEPREMDE GÖRDÜKLERİM — 3 yorum
- Ayrıldığımızda İkimiz — 2 yorum
- Son Hatıra — 2 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
Bazıları –yani herkes değil. Herkesin çoğunluğu bile değil ama azınlığı.Okulları hiç sayma, orada zorunlu,ve şairlerin kendileri,olsa olsa her bin kişiden ikisi. Sever –ama kimisi de tavuk suyuna şehriye çorbası sever,kimisi yersiz övgüleri ve mavi rengi sever, kimisi modası geçmiş atkı sever,kimisi haklılığını kanıtlamayı sever,kimisi bir köpeği okşamayı sever. Şiir –ama ne menem bir şeydir şiir?Bir …
Şub 23
Tüm gözleriyle görür yaratık açıklığı. Yalnız bizim gözlerimiz sanki tersine dönmüştür, yaratığın çevresine kurulmuş birer tuzak, onun açık kapısının ağzına. Dışarda olanı biz yalnızca yüzünden öğreniriz hayvanın; çünkü çocuğu daha küçükken geriye doğru çevirip, görsün diye zorlarız biçimlenmiş olanı, açıklığı değil, hayvan yüzünde o derin mi derin. Ölümden özgür. Yalnız odur gördüğümüz; özgür hayvan sonunu …
Şub 23
incir ağacı, öteden beri anlam yüklüdür gözümde senin çiçek açmaya nerdeyse hiç yer vermemen ve tam vaktinde kesin kararlı meyveye, övgüsüz, iletivermen en katkısız sırrını. eğik dalın, çeşme borusu gibi, sürer özsuyu hep aşağı doğru ve yukarı: uyanmış uyanmamışken, sıçrar uykusundan en tatlı başarının mutluluğuna. bak: kuğudaki tanrı gibi. … bizse geç kalırız, ah, çiçeklenmeyle …
Şub 23
sessiz rüyalar görmek istiyorumve onların zarif parlaklığıyla odamı kabule süslemek istiyorum ellerinin ellerim ve saçlarımın üstünde olan duasını geceme götürmek istiyorum insanlarla konuşmak istemiyorum böylece sözlerinin yankısını (ki o bir sır gibi beni titretir ve sesi varlıklı kılar) kaybetmeyeceğim ve akşam güneşinden sonrahiç bir ışıkta daha fazla görmek istemiyorum gözlerinin ateşinde tutuşan binlerce sessiz kurban …
Şub 23
Kurşunî yapraklar altında çıktı yukarlara kurşunî hep ve zeytinliklere karışırcasına; toza belenmiş alnını gömdü sonra kızgın elinin tozluluğuna. Hepsinden sonra bu. İşte buydu sonu. Gözlerim körleşirken gitmeliyim ben; neden istiyorsun bunu, var olduğunu neden söyliyeyim, seni artık bulamazken. Artık bulamıyorum seni bende, hayır. Başkalarında da. Bu taşta da yoksun sen. Artık bulamıyorum seni. Yalnızım ben. …
Şub 23
“Rilke ve Lou aşklarının en tutkulu zamanlarından bir gece, şiddetle kavga ederler. Lou öfkesini yenemez ve gecenin karanlığında atlı araba ile uzaklaşmak, kaçmak ister Rilke’den. O kadar hırsla koşturur ki atları. Zaman ve mekan mevhumunu yeniden hatırladığında, o kadar uzaklaşmıştır ki sevdiği adamdan. Sonra hiç bir şeyle bastıramadığı dayanılmaz bir özlemle kendine gelir. Ve göğsünden …
Şub 23
Açık alanlar ortasında bir bayrak gibiyim. Sezenim gelişini rüzgârın, savrulmalıyım döne döne, Dünyanın derinliklerinde uykularındayken her şey: Kapılar usulca kapanıyorken, bacalar ölüm sessizliğinde, Henüz titreşmeden pencereler, toz bulutu ağırca döneniyorken daha. Tanırım fırtınayı hemen, çalkanırım denizlerce, Dört bir yana yayar kendimi, dökülürüm içime, Fırlarım kendimden bir başıma O büyük fırtınada. Rainer Maria RilkeÇev: M. Mahzun …
Şub 23
Gök! Benim… Geliyorum ölüm mağaralarından,Duymaya çarpışını sahile dalgaların,Görüyorum altın kürekli kadırgalarınBelirişlerini şafakla karanlıklardan. Ünlüyor kralları şimdi bu yalnız eller,Tuzlu sakalları parmaklarımı eylerdi;Ağlıyordum. Onlar utkularını söylerdiArdında gemilerin uzaklaşan körfezler. Duyuyorum boynuzların, süel borularınKalkışına tempo tutuşunu kürelerin;Boğuyor gürültüyü türküsü tayfaların. Şanlı burnunda gemilerin, coşkun Tanrılar,O eski gülüşleriyle dövdüğü denizlerinYontuk, dost kollarını bana uzatıyorlar. Paul ValeryÇeviri: İlhan Berk
Şub 23
Ruhumu nasıl tutsam da, seninkine değmese? Nasıl aşırsam üstünden öbür şeylere ben onu? Ah, karanlıkta yiten bir nesne içre barındırmak isterdim onu ben öyle bir yerde: bilinmedik, sessiz, derinlerin titrerken titremeyen. Bir var ki her değen bize, sana, bana, bak birlikte alır bizi bir yay gibi ancak; iki telden b i r ses çıkartır bize …
Şub 23
Bazılarının sandığı gibi mısralar duyguların değil, yaşanmış deneylerin sonucudur. Tek bir mısra yazmak için birçok şehirleri, insanları ve nesneleri görmüş olmak, hayvanları tanımak, kuşların nasıl uçtuğunu duymak ve sabahları çiçeklerin açılırken nasıl titrediğini öğrenmek gerekir. Bilinmez yerlerdeki yolları, beklenilmeyen karşılaşmaları ve uzun zamandır yaklaştığını sezdiğimiz ayrılışları, esrarı daha aydınlatılmamış olan çocukluk günlerini, size anlayamadığınız sevindirici …