Şiir Antolojim

En çok yorum alan yazıları

  1. Son Hatıra — 2 yorum
  2. Hüzünlü Bahar — 1 yorum
  3. Her bir merâm yâra tamâm söylenilmiyor — 1 yorum
  4. Çamur Etkinliği — 1 yorum

Yazarın yazıları

Herkes ve Herşey İçin

Hayır.Olamaz. Sevgilim, sen de mi kızdın bana? Niçin? Bak geldim, çiçek de getirdim, ama, ama…asla bir kötülük yapmadım sana! Solgun bir yüzle, düştüm kaldım sendeleyerek. Sokak döndü durdu çevremde. Duydum kesik kesik fren seslerini. Esiyor rüzgar acıtıyordu yanaklarımı. Bu denli kargaşa hiç olmamıştı. Başkentin karmaşasında baktım çevreme çok sert bir yüzle. Hüzünlü, sanki ölüm döşeğindeydim. …

Devamını oku

Ülke

Saat Çini vurdu birden: pirinçççBen gittim bembeyaz uykusuzluktan Kasketimi eğip üstüne acılarımın Sen yüzüne sürgün olduğum kadın Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi. Bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman Sen tutar kendini incecik sevdirirdin Bir umuttun bir misillemeydin yalnızlığa Yalnız aşkı vardır aşkı olanın Ve kaybetmek daha …

Devamını oku

Umutsuzlar Parkı

I Biliyorsunuz parklarınSizi çağıran taraflarıİnsanın gizli, karanlık köşeleriyle oranlıOrada saklanıyor onlarÇünkü her türlü saklanıyorlar oradaBir yağmur öncesinin loş sokaklarıylaDağınık mavisiyle gözlerininSevgi vermez kadın uçlarıylaKorkuya, sadece korkuya sığınmış olarakEskimiş, kurtlanmış ikonlarıyla kiliselerininYalvaran bakışlarıyla – nasıl da sevimsiz –En kötüsü, belki de en kötüsüBir duygu açlığıyla soluyarakParklara yerleşiyorlar, parklarınOnları çağıran köşelerineBir karıncayı selamlıyorlar, besili, siyahBacak aralarındanÇömelmiş, öyle …

Devamını oku

İstanbul Destanı

İstanbul deyince aklıma martı gelir.Yarısı gümüş, yarısı köpükYarısı balık, yarısı kuş.İstanbul deyince aklıma bir masal gelir,bir varmış, bir yokmuş. İstanbul deyince aklıma Gülcemal gelir,Anadolu’da, toprak damlı bir evde,Gülcemal üstüne türküler söylenir.Süt akar cümle musluklarından,direklerinde güller tomurcuklanır.Anadolu’da, toprak damlı bir evde çocukluğum,Gülcemel’le gider İstanbul’a,Gülcemal’le gelir. İstanbul deyince aklıma,bir sepet kınalı yapıncak gelir.Şehzadebaşı’nda akşam üstü,sepetin üstünde üç …

Devamını oku

Sürgün

Ellerinden bu yana ne sevinç gördü ellerim,Ne de “elveda”dan bu yana bir gülüş salıverdi dudaklarım. Dönerek açılan bir deniz kabuğu gibi sessizce Geçerken gün genişler aramızda mesafe. Açlığa ve yalnızlığa rağmen dayanır aşk yine de. Yüreğimin çevresine tutunur her gece Bir kumrunun kanatları taşkın nezaketle, Ve buluşma yüzüğündeki aşınmış mavi taş daha da parlar. Hart …

Devamını oku

Bir ben biliyorum

                                                 Friedrich Nietzsche’ye Bir ben biliyorumYorgun gözlerinin altındaki halkalarınEbem kuşağı olduğunu veİstediğinde yedi renk bakabileceğiniSiyah saçlarındaki akların aslındaHırçın dalgaların gelgitlerinden oluşanKöpüklerin bulaşığı olduğunuBir ben biliyorumYüreğinin severkenÖlmekten değil de öldürmekten korktuğu içinTir tir …

Devamını oku

Artık Git

Şu senin eşsiz sessizliğinkabaran yerlerinden duyulabilir pekâlâmesela kolunun dirsek içine dokununcagöğsüne başını dayadığında herhangi biriellerin tutulduğunda bir kedi karşıdan karşıya geçirilirkenkokunu içime derin bir solumayla çektiğim zamanşiir okurken gözlerinde beliren gözlerdenöyle ki hepsi başka başkabir kovan bal gibi bakarsın arıyakusursuz yaratılmaktan duyulan hoşnutluk gibi mavidalgalanan dağlar gibi mordan da ötegönlümde yer ederçünkü onlar bütün kış …

Devamını oku

Yağmurdan Sonraki Güneş

(LİRİK TEZLER) I/ Çoğu Kez Kaybetmek Büyük konuşmamalı insan birgün yenilebilir ıssız bir patikanın dar bükümünde neler bekler insanı kimler karşılar belki güneş yağmuru belki çığ Mızıkmasın kimse; kağıtlar eşit dağıtılıyor zardır bu; herkese altı yüzü var tek yumurta ikizidir her olasılık çoğu kez kaybetmek iyidir kazanmaktan Ne diye taşımalı gurur denen urbayı masada bırakmalı …

Devamını oku

Bir Kedi Sahibini Yitirirse

ÖlmekBir kediye yapılabilecekEn büyük kötülüktürNe yapar bir kedi, yitirirse sahibini?Duvarları tırmalar, eşyalara sürtünür Hiçbir şey değişmemiş, dokunulmamış hiçbir şeyeSanki buradaHer şey farklı, yerinden uzakHer şey oysaDışarıdan gelen ses, bildik ses değilYok artık, yavaşça dokunanOda lambasınaTabağa balığı koyan el, aynı el değilBir şeyler eksik, tam değil bir şeylerMasadaZamansız gülüşler, gereksiz sözlerOdada Birileri uğruyorNe bir sevgi, ne …

Devamını oku

Mektupları Yakıyorum

Bir yangın başlattım ben; bıktığımdan artıkeski mektupların beyaz renkli yumrukları ve öldüren gevezeliğindençöp kutusuna epey yaklaştığımda.Benim bilmediğim neyi biliyorlardı ki sanki?Kaçak bir araba gibi pak su sevdasının sırıtarak uzaklaşmasıylatüm kum taneleritek tek gözler önüne serildiBen hilekâr değilim.Aşktan, bıktım artık aşktanİçinde nefret taşıyan karton kutulardan, tutkalın rengindenambalajlardanAptal, kırmızı ceketli adamların gözlerine ve posta damgalarınıntarihlerine bakmaktan. Bu …

Devamını oku