Şiir Antolojim

En çok yorum alan yazıları

  1. Bize Kalan Nedir Söyle — 3 yorum
  2. DEPREMDE GÖRDÜKLERİM — 3 yorum
  3. Ayrıldığımızda İkimiz — 2 yorum
  4. Son Hatıra — 2 yorum
  5. Çamur Etkinliği — 1 yorum

Yazarın yazıları

Marizibill

Büyük bir caddesinde Kolonya’nınBir gider bir gelirdi akşam vakti.Herkese cömert, şirin, cana yakın;Bitince kaldırım gider içerdi,Basık meyhanelerde yorgun argın. Kuru tahtalarda yatmaya razı,Alyanak kumral bir oğlan yüzünden;Bir Yahudi, sarmısak kokar ağzı,Çin dönüşü Şanghay kerhanesindenÇıkarıp getirmişti kızcağızı. Çok görmüşlüğüm var böylelerini,Omuzlarına ağır gelir kader;Kararsız, rüzgârda yaprak misali;Gözleri kısık lambalara benzer;Kalpleri işler kapıları gibi. Guillaume ApollinaireÇevirenler : …

Devamını oku

Yang Guifei

İncili perde yukarıya doğru yuvarlanıp açıldı, güzel kadın Kaşlarını kaldırdı, katsaçları gibi.Yüzünde yaşlarının bıraktığı izleri görebildim.Ama kime kızdığını bilemedim. Li Po

İlk Kan

Deniz kıyısında koşuyordumBirden ormanın içine girdiğimi farkettimŞimşek çaktı, gök gürledi, yağmur başladıOrmanda yapayalnızdım“Ne kadar somut şiirler yazıyorum” diye sevindimOrmanı, şimşeği ve yağmuru yazmıştımKaplansa içerilerde bir yerdeydiŞimdi onlar gerçektilerŞimdi benim yazdığım gibiydilerBulutların arasından çıkan pembe bir ışık, denizingökle birleştiği yerde pembe bir çizgiçiziyordu“Ufukta pembe bir çizgi vardı” diye yazabilirim benBu cümlenin bu kadar somut olduğunu kim …

Devamını oku

Sebepsiz Hüzünler Sultanlığı

burası sebepsiz hüzünler sultanlığıkül burada her şey;aşk,bilgi ve keşifzaman şu an ve mekan şu noktagelir geçer sultanlık hafif ve gözyaşlarıyla burası sebepsiz hüzünler sultanlığıyok burada gözlem,deney ortamları ve varsayımhipotezler,büyük teoriler,hatta bilimsel yasaülkem;laboratuarda sıkıştırılmış kahkaha burası sebepsiz hüzünler sultanlığıyolunu yitirenlerin kıyısında armasız,tuğsuznedimeleri de olmayacak bu aşkın ancak garipleraşikar kılınacak kirpiklerinin ucunda incinmişlik burası sebepsiz hüzünler sultanlığıbir …

Devamını oku

Uyumaya Gidiyorum

Çiçeklerin dişleri, çiylerin saç filesi,Elleri şifalı otların,Sen, mükemmel ıslak hemşire,Hazırla benim için dünyevi çarşaflarıVe kuştüyü yorganını yolunmuş yosunların. Uyumaya gidiyorum hemşirem,Yatağa yatır beni.Baş ucuma bir lamba koy;Bir yıldız kümesi; ya da nasıl istersen;Her şey olur; birazcık kıs ışığını. Yalnız bırak beni:Duyuyorsun tomurcukların yarılıp açıldığını….Göksel bir ayak sesi sarsıyor seni yukarıdanVe bir kuş çiziyor bir izleği …

Devamını oku

Hayatın Üç Mevsimi

Sonunda kış gelir. Ve biz hiçbir mevsimyaşamamış gibiyizdir. Eskimiş bir herkesyalnızlığı, kış gelir tazelenir. Kar tanesi havadabaşka, yerde başkadır. Biz ona aşığızdır, havadausul usul süzülüşüne ya da bir çalımla dünyayainişine… Kimileri “vruuu, vruuu” diye sesç›kardığını söylüyor. Duyuşumla söylüyorum:“fü” diye düflüyor kar. Do, re, mi, fa, sol, la, si,fü… Fü… Elini uzat erir; dokunmamalı, kış gelir.Gölden …

Devamını oku

Anam-Babam

Anam küfürbaz bir kadındı Bu huyuna dün gece istemeden son verdi.Babamsa “lan” bile demez“Sen”i “Siz” gibi söylüyor hâlâ. Anam kaynatasından başlamış küfreÇorbasını beğenmeyen Deli Memed’inSülalesini ıslatmaya yediden yetmişeTepesinden aşağı boşaltmış tencereyiBöylece devralmış delilik tacını O akşamdan sonra herkes saygılı geline. Sonra da erliği aldı kocasından, tanığım“Vur hadi yiğitsen!” diye dikildiği gün. Ben çok küçüktüm o …

Devamını oku

Haiku Gibi

Sana ne söylemek isteyebilirimgözlerinden uzaklara bakarken Cevat Çapan

Walter Benjamin (1892-1940)

Hayatta çok geç öğrendim yolumu kaybetmeyi ormanda; bu yüzden büyülenmiş gibi aşkla, dolaştım durdum sevdiğim şehirlerin sokaklarında Düşlerim karanlık dehlizlerde kaldı, çocukluk defterlerimin yapraklarında. Nelerden, nerelerden geçtim kaybolan zaman ardında. Kaçmadım,kovalandım,kıstırıldım bir sınırda. Belki de bir kurtuluştu çıktığım son yolculuk Tarih’in klavuzluğunda. Cevat Çapan

Burç

Belki çıkar yollardan biri de bu: gözlerine bakmak sessizce, bir kıyıda uzaktan yaklaşan bir gemiyi bekler gibi, elinden tutmak o sıcaklığı ve yürümek, yürümek zamanı düşünmeden bastığın çakıl taşlarının hışırtısında. Hep söylerdin eskiden, biraz zaman tanısak belleğe, güzel bir unutuluşa dönüşür, derdin bütün o top sesleri, toz duman, akşam bataryada geçirdiğin karanlık nöbet saatleri. Sana …

Devamını oku