En çok yorum alan yazıları
- Bize Kalan Nedir Söyle — 3 yorum
- DEPREMDE GÖRDÜKLERİM — 3 yorum
- Ayrıldığımızda İkimiz — 2 yorum
- Son Hatıra — 2 yorum
- Çamur Etkinliği — 1 yorum
Şub 23
Tanrı bir an için paçavradan bebek olduğumu unutup can vererek beni ödüllendirse, aklımdan geçen her şeyi dile getiremeyebilirdim, ama en azından dile getirdiklerimi ayrıntısıyla aklımdan geçirir ve düşünürdüm. Eşyaların maddi yönlerine değil anlamlarına değer verirdim. Az uyur, çok rüya görür, gözümü yumduğum her dakikada, 60 saniye boyunca ışığı yitirdiğimi düşünürdüm. İnsan aşktan vazgeçerse yaşlanır. Baskaları …
Şub 23
Ayak bileklerimden bir de tutup sözüm ona Ellerimle de duyarak basıyorum toprağa Deli deprenişlerin köpüğüyüm yoksa Ne hah yerleşip oturdum Ne bir ayak yeri eşeledim Ne bir dam aradım başımda Perişan toztoprak içinde eşyam Yanlardan Arkadan otların arasından Vahşi bir hayvan fırlıyor hatıramın sırtına Yerim ve yurdum belli değil Yeni atamdım aşkın tıpanlarına Neyin memuruyum …
Şub 23
“Derenin akışını dinleyerek sahil boyunca ilerlerken durulacağımı umuyordum. Güçlü yaşamı içinde tabiat, insanı umursamaz ve belki, bilhassa bunun için, onun karşısında huzura kavuşur insan. Ama nehrin bana hiçbir yararı dokunmadı; benim içimdeki uğultu, onunkinden çoktu çünkü…” Meşa Selimoviç – Derviş ve Ölüm
Şub 23
Sevmenin tabakaları, muhabbet, aşk ve dert olmak üzere üç derecedir: – Muhabbet odur ki, mahbubunu görürse memnundur, görmezse kaydında değildir.– Aşk odur ki, mahbubunu görürse memnundur, görmezse mahzundur.– Dert odur ki, mahbubunu görürse de mahzundur, görmezse de mahzundur. İskender Pala
Şub 23
“Şebnem, tütsülenmiş bir bahçede saklambaç oynuyor gibiyiz.Sensiz bütün tabancalar, fincanlar, odalar boş; sokakların hepsi ıssız, hiçbir gezegende bana hayat yok.Şebnem, her şeyde senden bir anı aksediyor, senin masumiyet kanıtı parmak izlerinle dolu sanki dünya.Gelgelelim masumiyet, yaşam belirtilerinin azlığı demektir Şebnem.Bu gidişle yokluğunun gürültüsünden sağır olacağım.Eline sihirbaz değneği geçmiş kör gibiyim.Arabalar etrafımda keskin frenler yaparak duruyorlar. …
Şub 23
Kadına o yer çok ıssız,Çok yaban gelirdi.Çocuksuz,Bir kendi bir erkeği. Evin ufak tefek uğraşı,Başka işi yoktu kadının.Çift sürerken tarlada, ağaç keserkenArdında kocasının. Yorulup dinlenerekYongaları toplardı,DudaklarındaYalnız kendi için söylediği bir şarkı. Bir gün kadınGitti dal kesmeye ormana,Ta uzaklara, ki zor işittiAdam kendini çağırınca. Ne karşılık verdi – ne ses etti –Geri de dönmedi kadınDurdu, sonra kaçıp …
Şub 23
Sen hiç ateş böceği gördün mü?Bir akşam üstü yada bir gece yarısı,Ansızın çıkıverdi mi karşına karanlığın ortasında,Aşk gibi biranda aydınlattı mı dünyanı, Sanki aşkı sevdayı içinde taşıyor gibi dimi,Yada aşığının hasretiyle yanıyor gibi,Minicik bir bedende sanki sevginin ışığı gizli,Yada bir aşk meşalesi taşıyor gibi dimi. Bir ateş böceği gibi aydınlatan oldumu dünyanı,Sen bir ateş böceği …
Şub 23
Önü denizle başlayan rüzgarlı bir kasabadaydık.Sanki yıllardır oradaydık. Her şey düzelecekti.Orada doğmaya çabalayarak öldük. Meleğim nehir kanatlarını uzaklıklarda yıka şimdi. soğuktu, ısınamıyorduk. Bu kadar yakınken. Aramızdayalnızca o hava boşluklarının dolaştığı odalardaydık.Biriken bütün rüzgarlar işte orada, o deniz kasabasındao çok köpekli, çok rüzgarlı yerde patladı. ikimizi aynı gökyüzüne baktıran, neydi o, ışık söndü. Sustum.Sustum. Sustum. Sustum.Bütün …
Şub 23
Gözleriniz madamGözlerinize bakıyorum da Sanki bir yangın yeri Yüzünüz talan edilmiş bir İmparatorluktan kalma gibi,Bir şair oturmuş o iki kaşın arasına,Tüten dumana ve akan kana bakmaksızın Aldırmaksızın…Patlayan bombalara şiir söylüyor gibiAslında aşktır en çetin meydan muharebesi Siz koşuştururken lise bahçelerinde Dilinizde Ahmet Arif’ten Yarım yamalak ezberlenmiş iki dize Deri ceketinize yaslanmış yürürken yağmurda,Bir şairdim ben …
Şub 23
Eylül’dü. Dalından kopan yapraklarınSararan yanlarına yazdım adınıSahte bir gülüşten ibarettin oysa.Ve hiç bilmedin ellerimin soğuğunu.Eylül’dü.Di’li geçmiş bir zamandı yaşadığımızAdımlarımızın kısalığı bundandıBundandı gözlerimin durgunluğu.Sarı sıcak cümlelerde sözün kadar yalan,Ellerin kadar ıssız,Sen kadar zamansız molalar veriyordumVe çocuksu bir bencillikti hüznümüz.Eylül’dü.İzlerini çizdiği zaman ansızın gidişin,Şimdi yoktu bi anlamı suskunluğun.Çırılçıplak kalakaldım sessizliğinin orta yerinde.Sonra sesime yankı vermeyen uçurumlar kıyısında …