Oraya geldim –oradan gittim:Öylesine yakındık ki. Dalından kopardığım yeşil elmanıniki yarısı değilhepsini yediğin kendisi gibi. İçinden geçtiğimiz kokulu karanlığıdelip geçen parlak ışığım gibi. Koyu yeşillikler içindeki evingözümüze çarpıverensarı sıcak penceresi gibi. Ayaklarımızın altında kıpırdananserin denizin parıltıları gibi. Öylesine yakınız kioraya geldim –orada olacağım. Yorgun musun?Yattın mı? Uyu –düşünme beni. Oruç Aruoba
Şubat 2021 archive
Şub 23
Aşk ateşi
– Bu, bakışlarla, okşamalarla sık sık tazelenmezse, aşk ateşinin kadında ne çabuk söndüğüne güzel bir delildir. Âraf/D. Alighieri “Adamlar aşık olduklarını sansalar bile, hatta aşık olsalar bile, üzerlerine varılmadıkça bir süre sonra ateşleri sönüp evlerinin yolunu tutuyorlardı.”
Şub 23
Kötülükte bulundun mu kork
Kötülükte bulundun mu kork,Emin olma çünkü yaptığın kötülük bir tohumdur.Allah onu mutlaka bitirir!Bir kaç kere, yaptığına pişman olur, utanırsın diye örter gizlerLutfunu meydana çıkarmak için defalarca da örter desonradan adaletini göstermek için cezalandırır:Bu suretle iki sıfatının da meydana çıkmasını,Lutfunun müjdeci, kahrının da korkutucu olmasını diler. Mevlâna
Şub 23
Ayrılık Günü
Kizlep tutar sevüglüg adrış günü belgürerBaşlığ gözüğ yapsama yaşı onung savrukar Aşk ne kadar gizli tutulsa,ayrılık gününde ortaya çıkar.Yaralı yüreğinle gözünü yummaya çalışma,gözyaşların etrafa saçılır. (Hüsrev Hatemi-Çelebi Bizi Unutma s.46)
Şub 23
Sanılar
Şimdi belki benim gibi ölesiye yalnızsındırUçan kuşları gözlemektesindir tek başınaÇamların yeşiline dalmış gitmiştir gözlerinRadyo dinliyorsundur ya da susarakBir kitabı okumaya çalışıyorsundur kim bilir Sonsuz güzellikte bir aşk düşünüyor olabilirsinBelki de anılarını deşiyorsun bir olmazıBir açmazı derinden derine kurcalar gibiBir kahve içmeyi bir elma yemeyi kurarakSaatine bakıyor olabilirsin uykulu gözlerleÇocukların oyununa dalmış gitmiş olabilirsin Mahpus gibi …
Şub 23
matmazel bu akşam ölebilir miyim
bir ağaç gölgesini istemeden, kimse beni eşkiya saymadan, dağlara büyümesin diye çocuklar, kentler artık yağmurun gözleri olsun diye matmazel, bu akşam uykunuza düşebilir miyim… bir ağacı kuşlara verip, yaslanıp duvara sigara sarar gibi küfretmeden ve arkadaşlarım gibi haberlere düşmeden güneşin yeryüzünden çekilip ateşler içinde gitmesi gibi matmazel, bu akşam yüzünde dalga gibi kırılabilir miyim… sürgündüm …
Şub 23
yüzünün ne işi var
Geceyi atlattık amenna..Rüya da görmüyoruz eyvallah..Peki yüzünün ne işi var, dalda titreyen yağmur damlasında.. Dilek Hanım
Şub 23
Çiçekler kurumuş
Çiçekler kurumuş burdan da mı geçtin?Ağaçlar, dallar, güller kurumuşKurumuş daha bahçede bitmemiş otlarÇatlamamış tohumlar kurumuş.. Sevgili!Nefesim kuruyor usul usulbilsen nasılGülüşüm , sesim, ellerimkuruyor sevgili… Yoksa sen?Geçme ne olurBenden geçme sevgili ! Dilek Kartal
Şub 23
Kendiliğinden Kırıldı Kalemim
Şehir uykuda sevgilimSokaklar yumdu gözlerini sabaha..Henüz gecedeyizSevdiğin yağmurlar iniyor kenteVe balkonda senden konuşupRakı içiyoruz biz… MalumTakvimler hazandan soruluyor bu araSeni arıyorum gece gündüzDurmadan karaladığım saman kağıtlarda… Hangi hecede yitirdim seni kim bilirHangi şiirin uyağındaMahpus kaldı düşlerim..YoksaZaman mı yataklık etti yokluğuna?Tuhaftır,Kendiliğinden kırıldı kalemim… Okan Savcı
Şub 23
aşksız geçen günleri düşmeli ömürlerden
aşksız geçen günleri düşmeli ömürlerden akşamın buğulu yorgunluğunda gözlerinin ormanındayım yine bir suzinak şarkıya kurulmuş bütün saatler günlerdir peşim sıra susmak bilmiyor ertelenmiş hüzünler dolaşıyor ayaklarıma kanatlanıp uçuyor bütün sevinçler bu şehrin en tenha yeri kalbimdir şimdi en güzel yeri çiçekçileri bir demet nergiz aldım sana getiremedim bugün newroz’du, oturdum hevalno’yu dinledim tenimde bir ateş …
