“Düşünce Özgürlüğü”

Ağzını düşündüğüm vakit
bana bir şey anlatır biçimde
işte o zaman düşünürüm
sözlerini
ve düşüncelerini
ve ifadesini
gözlerinin
konuşurken

Erich Fried

Sevgiliyi anmak ve düşünmek de onun için “düşünce özgürlüğü“ kapsamında ve o denli önemli bir eylemdir.

Ali Osman Öztürk

Sözcükler

Sözcüklerimin heceleri döküldüğünde yorgunluktan
ve saçma sapan hatalar başladığında daktiloda
uykuya dalmak istediğim
dünyada olup biten
ve engelleyemediklerime
yas için nöbet tutmak istemediğimde artık

orada burada bir sözcük süslenip şarkı mırıldanmaya başlar
ve yarım bir düşünce saçını tarayıp
daha demin yutamadığı birşeyden yutkunan
şimdi bakınıp
ve o yarım düşünceyi elinden tutup ona:
Gel
diyen başka birini arar

Ve sonra o yorgun sözcüklerden birkaçı
ve kendine gülen birkaç tuş hatası
o yarım ya da tüm düşüncelerle birlikte ya da onlarsız
şu Londra sefaletinden kalkıp denizi ve ovayı ve dağları aşarak
uçarlar hep aynı yere

Ve sabah bahçeye açılan merdiveni inip
öylece durup baktığında dikkatlice
orda oturmuş çırpınırken görürsün onları
biraz üşümüş ve belki biraz da kaybolmuş gibi
ve gerçekten senle oldukları için şaşırmışlar gibi mutluluktan

Erich Fried

Seçenek

Seni yitireceğimi varsayalım
ve bir kez daha görüp görmemeye
karar vereceğimi
Bir kez daha gördüğümde seni
on kat daha mutsuzluk
on kat daha az mutluluk
getireceğini bilerek

Hangisini seçerdim?

Seni yeniden görmenin mutluluğuyla
kendimden geçerdim

Erich Fried

Karmakarışık

Gittikçe
daha da iyi silahlarla
insanların birbirini öldürdüğü
ve birbirleri açlığa mahkum ettiği
bir zamanda sevmek birbirini
Ve bilmek
fazla birşey yapılamayacağını buna karşı
ve denemek
vurdumduymaz olmamayı
Ve yine de
sevmek birbirini

Sevmek birbirini
ve açlığa mahkum etmek birbirini
Sevmek birbirini ve bilmek
fazla birşey yapılamayacağını buna karşı
Sevmek birbirini
ve denemek vurdumduymaz olmamayı
Sevmek birbirini
ve zamanla
öldürmek birbirini
Ve yine de sevmek birbirini
gittikçe daha iyi silahlarla

Erich Fried

Seni Düşünmek

Seni düşünüp de
mutsuz olmak
Neden?

Düşünebilmek
mutsuzluk değil ki
ve düşünebilmek
seni:
Seni
olduğun gibi
seni
hareket edişini
sesini
gözlerini
seni varolduğun gibi
Kalır mı ki
ne yer
ne de sıkışıklık
(benim onu
onun da
beni tanıdığı gibi)
gerçek mutsuzluğa?

Erich Fried

Aşk ki

Demet’e

I.
aşk ki…

……kıvılcım hafifliği
……bedeli ağır mı ağır

ki aşk…

……iki kişi bir olup taşınır…

II.
aşk ki…

……kıyamete kadar bekleyecek ruhu
……binlerce kez diriltip öldüren

ki aşk…

……yegane ispatı ölümsüz kılanın

III.
aşk ki…

……için için kaynayan şehvet
……şeytanla barıştıran bizi

ki aşk…

……taşarak bizi tanrıya taşıyan

IV.
aşk ki…

……bedenle ruhun birleştiği yegane an
……tenimizi yırtılma arzusuyla saydamlaştıran

ki aşk…

……yekpare bir anda varlıkla yanyana duran anlam

V.
aşk ki…

……bedenin ruha boyun eğişi
……dar duruşu bedende ruhun

ki aşk…

alemleri bir bedene daraltan terzi

VI.
aşk ki…

……körelmiş göz ardındaki
……karanlığa doğan güneş

ki aşk…

billur bakışıdır ışığın

aşk..

ölümlerden ölüm beğenenlere
…………….bahşedilmiş en güzel ölüm

ve
..insanın kendinden ayrılıp
……….boyun eğmesi aşka

tanrıya en büyük ibadetidir.

Turgay Uçeren

Suyun da Hafızası Var

Suyun da hafızası var: …

(sesinde buzullar eriyen kadına)

Sizin yüzünüzden avcısız kalmıştı diğer ceylanlar
Belleğimde hâlâ / beni içerken içime bakan gözleriniz

Saçlarınızda gezdi o akşam elleriniz hep ve ben biraz eğilmenizi
Söğüt dallarını öpmek isteyen su kadar sessizce beklemiştim

Ben bengisu / nasıl saklardım ki umudun o kıvılcımını
O akşamdan beri akşamlarımı ateş böcekleriyle geçirdim

Suyun da hafızası var:

Siz / en evvel sönen ateşin imgesisiniz

Dokunamasa da yüzüme / gövdeniz gövdemin içinde büyüdü
Siz / yüzümde açan çiçek / siz / benim nilüferimsiniz

Ben yanardağ ağzında birikmiş su / ateşin su sancısı bana yakın
Dibimde şiirden sandalıyla batıp boğulan bir şair söyledi bunu

Sizin susuz şehrinizden uzak / bütün akarsuları kıskandım durdum
Şimdi taşarak melen çayına karışmayı / derin derin düşler dururum

Suyun da hafızası var:

İçimde yosun tutmuş tüm taşlar / bana söyleyemediğiniz sözler kadar

Size / suskunun önceliği / size / içimin şakayık güzelliği
Burgaçlar düşleyerek / köpük köpüğe size sürükleniyorum

Siz / aşk kadar yalan / yalan kadar acımasız / yılan kadar güzel
‘’Aşk bir yalandır’’ derken yalan söyleyen kadınım

En büyük yalan:

Susuz sönen ateştir.

Turgay Uçeren

Şeftali çiçekleri

Üç gün boyunca
Fu nehrine yağdı yağmur gibi
şeftali çiçekleri.

Arno Holz
Çeviri: Turgay Uçeren

Annemin mezarından

Babamın elinde
kızıl akça ağaç yaprağı
annemin mezarından.

Arno Herrmann

Mr. Parkınson

Hergün uzak ülke kırpıntıları dökülür
Güneşin ceplerinden.
Yoksul aile babası cebi gibi,
Biraz kasvetli ve susam kokulu.
Sanki gretagarbo artisti ölür gibi
Gün batana dek karabasanlar dolaştırır
Sokaklarda hırdavatçılar,
Gecenin her köşesinde sarhoşlar gündüzü kusarlar.
Güneş vergi iade zarflarında saklanır.
Ucuz elbise askılarında tiril tiril
Amortiden bir deniz sallanır.
Sabaha karşı nemli bir ıslık,
Bir köşede siftinip duran sokak kedilerinin
Tüylerini tarazlar.
Yampiri bir yağmuru seyreder
Dizilip rengârenk, pis kediler.
Boyozcular
Elleri yağlı, gözleri yağlı,
Gönülleri yağlı pis adamlar.
Güvenoyu alamamış martılar.
Kemeraltı çarşısına alışverişe çıkarlar.
Otuziki yerinden bıçaklanmış aşklar damlar gözlerinden.
Kulenin altında bekler her öğlen Mr.Parkinson.
Bu şehirde adamın biri
Her öğlen bir deprem bekler.

Didem Madak