Hani büyük korkular başlayınca insanda,
Sıkılır yüreği, ölecek gibi olur; 
Ne dost sevgisi, ne yar sevgisi, 
Ne varsa hepsini bırakıp gitmek ister 
Nereye, kime, niçin? Demeden. 
Ölüme benzer, ölüme yakın, 
Bir şeyler duyar içinde açıklayamaz, 
Yumuşak, yavaş, ılık 
Nerdeyse uzatsa elini dokunacak, 
Belli, besbelli kumaş gibi, 
Yorumlanamayan, birikmiş, toplu, 
O bildiğimiz düşüncele benzeyen
Birçok sorulardan örülmüş; 
Kırmızı mı, mavi mi, yeşil mi? 
Ne idüğü belirsiz gibi görünen 
Her şeye yakın, aşk içinde 
Yaşama gibi, macera kıvamında, 
Sevilen, tapılan, yanıp yakınılan 
Nerdeyse yanıbaşında, selam verecek 
O, omzuna dokunup geçen, 
Akşamları çileden çıkaran 
Her şeyi büyük azgınlığına alıştıran 
Bizim bildiğimiz, bizim duyduğumuz, 
Yayan yapıldak peşinde koştuğumuz, 
Bozlağa, uzunhavaya, mayaya benzer, 
Bir Anadolu türküsü, yanık, hazin 
Eğilip suyunu içtiğimiz çeşme…
 
                
                                                                











