Kategori: Mektup

Arkadaş Zekai Özger”den Mektuplar: “ama insanlardan umutsuzum, bıktım yıpranmaktan, eskimekten, yorgunum, şimdilerde dinlenmeliyim biraz

Arkadaş Zekai Özger”den Mektuplar: “ama insanlardan umutsuzum, bıktım yıpranmaktan, eskimekten, yorgunum, şimdilerde dinlenmeliyim biraz, yeni serüvenlerin olasılığına atılamam. biraz toparlamalıyım kendimi

Telgraf çekeyim dedim… Kime? Ne tuhaf şey ne garip hâldeyim, Yahya Kemal’in ölümünden duyduğum acıyı, halkıma bildirmek için telgraf çekecek adresim yok. İşte böyle.

Türk edebiyatının iki büyük şairi hayattayken tanışmış, genç Nâzım, Yahya Kemal’in öğrencisi olmuştu. Nâzım Hikmet’in eşi Münevver Hanım’a, Yahya Kemal’in ölümü üzerine 1 Kasım 1958’den hemen sonra yazdığı mektup, son duruşmada Yahya Kemal üzerine düşündüklerini ortaya koyuyor. Türk şiirinin iki büyük ismi arasında, edebiyattan kişisel ilişkilere uzanan hadiseler

Che’nin Veda Mektupları: Bazı Kereler Beni Anlayamadığınızı Sanıyorum

Sizleri çok sevdim yalnız bu sevgiyi nasıl ifade edeceğimi bilemedim; aşırı bir katılıkla kendi yöntemlerime bağlı kaldım ve bazı kereler beni anlayamadığınızı sanıyorum. Beni anlamak kolay değildi ama salt bugünlük olsun bana inanın.

Yüce Allah’ım! Kardeşime iyi bakıyor musun?

Yüce Allah’ım
Allah’ım sana sormak istediğim bir çok soru var. 
İlk sorumla başlıyorum cennet nasıl biryer?
2. Soruma geçelim cennette çikolata selalesi var mı?
3. Soruma gelelim orada 
Ay, Günes vb. gezegenler var mı? 
4. Soruma geldik bu son soru
Kardeşime iyi bakıyor musun?
Sevgilerle Miranur

Düzeltemiyorum hayatımı. Neresinden çeksem, öteki yanı bozuluyor.

Pulların da sesi vardır. O kadar güzeldir ki pullar, zarfların üstünde tutsak, sürgünde gibi alışılmış acılarımı solur. Pullar… Düzeltemiyorum hayatımı. Neresinden çeksem, öteki yanı bozuluyor.

Gel İstanbul’a. Konuşmadan dolaşalım. Tepelere çıkalım tepelere, uçmayı duymak için. İnimdeyim, dükkanın üstünde. Şiir, belki biraz şiir.

Edip Cansever

Hâlâ burada ve ulaşılabilir olmanız bana güç veriyor

Dostum, benden önce “ölümlülüğü kutsamanız” (faniliği övmekten başka bir anlamı olmayan, güzel bir ifade) durumunda, bunu övmeye veya kutsamaya kalkışabileceğimi zannetmiyorum, bilakis son derece kederli ve sessiz olacağım. Fakat şansımıza, hâlâ bizimlesiniz, sizi tekrar görmeyi, sizinle iyi ve keyifli vakit geçirmeyi umuyorum.

Cahit Sıtkı Tarancı’dan Ziya’ya Mektuplar

Ziyacığım, yaşamakla ölmek arasında ter döken bir adam olduğumu ve birçok defalar ölüme teslim olmaya kadar gittiğimi yakından bilirsin. Her seferinde beni eteğimden tutup geri çeken mukaddes “el”in parmaklarından biri de sen olduğunu gene bugün burada itiraf edeceğim. Hayata her dönüşüm biraz da senin eserin olmuştur. Zaten ben, seni tanıdıktan ve sana hayran olduktan sonra, derbederliğim, içki iptilam ve vurdumduymazlığım hariç, şiir aşkımla, şiirlerimle, açık gönüllülüğümle ve çok veya az mevcut bütün meziyetlerimle intégralement [tümüyle] senin eserin değil miyim?

DOSTOYEVSKİ’NİN KARISI OLMAK

Yaşamda aşktan daha değerli bir şey yoktur. Ben her zaman, eşimin kusurlarını eleştirmeden önce hep kendimi yargıladım.

Sözcüklere gerek kalmadan beni anlayacaklarını sandım

Lahey, Pazar civarı, 7 Mayıs 1882Theo van Gogh’a Bu mektubun içeriği hakkında Mauve’a söylemek isteyeceğin şeyleri sana bırakıyorum ama daha ötesine geçmesine gerek yok. Sevgili Theo, Bugün Mauve’la karşılaştık, aramızda çok kötü bir konuşma geçti, bundan sonra onunla hiçbir zaman barışamayız artık. Mauve o kadar ileri gitti ki artık dediklerini geri alamaz, zaten almak istemez. …

Devamını oku

Otuz yaş, yaşamında bir istikrar döneminin tam başladığı yaştır

Kimi kez 30 yaşımda olduğuma inanamıyorum, çok daha yaşlı hissediyorum kendimi. Özellikle ne zaman oluyor bu, biliyor musun? Beni tanıyanların çoğunun bana “rate” gözüyle baktıklarını düşündüğümde ve bazı şeyler düzelmezse belki de haklı çıkacaklarına inandığımda… Dediklerinin doğru çıkabileceğini düşündüğümde öylesine güçlü bir duygu oluyor ki bu, içim kararıyor, sanki şimdiden gerçekleşmişçesine bir umutsuzluğa kapılıyorum. Daha …

Devamını oku